Hizmetteki tavrımız nasıl olmalı; Hz. Ömer gibi sert ve asabi mi, yoksa Hz. Osman gibi halim selim mi olmalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Evvelâ; Hz.Ömer (r.a.) için "sert ve asabi" demek doğru bir ifade sayılmaz. Üstadımızın şu ifadesine bakalım:

"... ve adaletiyle zalimlere sâıka gibi şiddet gösterecek olan Hazret-i Ömer'i..."(1)

Hz.Ömer (r.a.) şiddetinin adalet için zalimlere yönelik olduğunu anlamak gerekir. Bu zulüm kâfir veya münafıkların küfür sıfatıyla İslama taarruzu veya bir Müslümanın zalim bir sıfatla kendine veya başkasına zulmetmesi şeklinde olabilir. Yoksa mü'minlerin hatta gayri müslimlerin haklı davalarında, hatta kendisine karşı olsa dahi, hakperestlikle ve rıfk ve mülayemetle muamele ettiğine dair birçok vakıayı İslam tarihi bize nakletmektedir.

Sahabelerin halleri birbirinden farklı cereyan ettiği gibi, durum ve vaziyetleri de kendileri için hususidir. Zira biri veya birkaçı Resul-ü Kibriya (asm)'yı temsil edemez. Tamamının bir araya gelmesi ve güzelliklerinin ittihadı ile ancak Peygamber Efendimizi (asm) temsil edebilirler. Ayrıca Peygamber Efendimiz (asm); ashab arasında ahenk ve muvazenenin korunması için devamlı, onlar üzerinde titrer, kontrol eder, itidal ve istikameti muhafaza ederdi.

İşte bu şartlarda bizlere düşen vazife ise; ashabın tamamının, hâl ve davranışlarının, bizler için tatbik edilecek hale getirilmiş hulasalarını, dört mezhebin sayesi altında nazara veren, fıkıh kaidelerine uyarak ve azami derecede istifade etmektir.

Özellikle asrın müceddidine tabi olarak dini yaşamak, bizleri insanı vartalara düşmekten koruduğu gibi, istikameti temin eder, ifrat ve tefritten de korur. Çünkü Allah tarafından tavzif edilen mücedditler; Kur'an’ın, sünnetin ve sahabelerin hâllerinin her bir asra göre tatbik ve uygulama tarzlarıyla donatılarak tensib edilmişlerdir.

Zamanımızda ise; Risale-i Nur bu manayı yüklenmiş bir nevi mürşid ve müceddit makamındadır. Yani Kur'an’ın, sünnetin ve ashabın hâllerinin; bu asra bakan veçhesini nazara vererek, asrın ilceatına en uygun hale getirmiştir.

Risalelerde şefkat, merhamet, anlayış ve uyum esastır. Zaten dinimizin esasında selim ve müsalemet vardır. Dinimiz anlayış ve uyum dinidir.

Resul-ü Kibriya (asv.) ise; rahmet peygamberidir. Cenab-ı Hakk'ın rahmeti gadabını geçmiştir. Her zaman yumuşaklık ve şefkat, her müşkilatın ve zorluğun anahtarıdır. Zira kılıncın en zor kestiği ipektir. Su olmazsa çeliklere ve mermerlere şekil verilemez ve işlenemez. Yumuşaklık ve hilim her zaman sertliği yener. Cebir ve zorlama ise; muti ruhları isyankâr yapar. Azgın nefsin yularını her zaman yumuşaklık çeker.

Netice olarak, Cenab-ı Hak; yukarıdaki tüm kaideleri ihata edecek manada şöyle buyurmaktadır:

“Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi..."(Âl-i İmran, 3/159)

Bu âyet müminin umumi manada davranışını özetliyor. Mezkûr hakikatler muvacehesinde her zaman; ilim, hilim, şefkat, ikna ve hikmet esas olmalıdır.

Üstadımız bu hususta şöyle buyuruyor:

“Medenilere galebe çalmak ikna iledir. Söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedayileriyiz, husumete vaktimiz yoktur.” (1)

Öyle ise; bizlerde de her zaman şefkat, hilim, kavl-i leyin, anlayış, hikmet ve müsbet hareket esas olmalıdır. Ve bu hasletler gadap ve öfkelerimizi yenmelidir ve aşmalıdır. Adavet, hışım, gadap, öfke ve maddî mücadele; tahripten başka hiçbir fayda getirmez.

Muazzez Üstadımız mesleğimizi şöyle tarif etmektedir: “Adavete adavet, muhabbete muhabbet.” Yani adavetin kendisine adavet etmek ve muhabbeti esas almaktır. “Eğer adavet etmek istersen, kalbindeki adavete adavet et.”

İşte ihlasla ve samimiyetle hizmet etmenin temelinde muhabbet ve şefkat vardır. Bu yol nefse çok zordur ve sabır ister. Fakat neticeli ve semerelidir.

Hatta Üstadımız; kendilerine zulüm edenleri ve imha etmek isteyenleri dahi affeder, talebelerine de intikam peşinde koşmamalarını, buna mukabil ihlas ve samimiyetle dine hizmet etmelerini vasiyet ve tavsiye etmiştir.

Dipnotlar:

(1) bk. Lem'alar, Yedinci Lem'a.
(2) bk. Divan-ı Harb-i Örfi, Hakikat.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 9.210
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...