"Hükemanın hikmetleri ve ruhanî reislerin ilimleri ona muarız ve muhalif ve münkir oldukları..." Devamıyla izah eder misiniz; neden Peygamber Efendimizin davasını inkâr ediyorlar?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem imanda, öyle fevkalâde bir kuvvet ve harika bir yakîn ve mucizâne bir inkişaf ve cihanı ışıklandıran bir ulvî itikad taşımış ki, o zamanın hükümranı olan bütün efkâr ve akideleri ve hükemanın hikmetleri ve ruhanî reislerin ilimleri ona muarız ve muhalif ve münkir oldukları halde onun ne yakînine ne itikadına ne itimadına ne itminanına hiçbir şüphe, hiçbir tereddüt, hiçbir zaaf, hiçbir vesvese vermemesi ve mâneviyatta ve meratib-i imaniyede terakki eden başta sahabeler ve bütün ehl-i velâyet, onun, her vakit, mertebe-i imanından feyz almaları ve onu en yüksek derecede bulmaları, bilbedahe gösterir ki, imanı dahi emsalsizdir."(1)
İslâmiyet'in ilk yıllarında müşriklerin İslâm'a karşı düşmanlığı ve hücumu şiddetli idi. Peygamber Efendimiz (asm.)’ın şahsına, ailesine ve sahabelerine karşı şiddetli ve dayanılmaz eza ve cefalar yapıldı. Başta amcası olmak üzere en yakınları ve Kureyş'in en ileri gelenleri O’na düşman idiler. Bütün bunlara rağmen, Habib-i Kibriya Efendimiz davasında hiçbir tereddüt göstermeden, zerre kadar şüpheye düşmeden tebliğ vazifesini en mükemmel mânada ifa etti ve İslam dinini dünyanın her tarafına yaydı.
“O zamanın hükümranı olan bütün efkâr ve akideleri ve hükemanın hikmetleri ve ruhanî reislerin ilimleri,..”
Peygamber Efendimiz (asm)'in döneminde; müşrikler, Ehl-i kitap olan Yahudi ve Hristiyanlar, Yıldıza tapanlar, Mecusiler ve az da olsa Hz. İbrahim (a.s.)'ın dininin bakiyesini devam ettiren Haniflik vardı.
Ruhanî reislerden maksat Yahudi ve Hıristiyanların ruhban sınıfıdır ki, Peygamber Efendimize (asm) müşriklerden sonra en büyük sıkıntıyı veren bu reisler ve onun ham takipçileri olmuştur.
Hükemanın hikmeti ise, o dönemin dine dayanmayan felsefî yapısıdır. Nücumperestlik ve putperestlik her ne kadar felsefî bir ekol olmasa da, felsefî düşüncenin bir mahsulüdür, denilebilir. Evet, Ebu Cehil ve onun gibi olan müşrikler, en az bir Epiküros ve Karl Marks kadar maddeci ve determinist idiler.
(1) bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü