"...nüzûlü zamanında uyku gibi bir vaziyet-i nâimanede bulunması ve sâir kelâmları ona yetişememesi..." ifadesinde anlatılmak istenen nedir, açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Uyku, insanın zihni meleklerini ve konuşma yeteneğini sersemleştirip uyuşturur. Halk arasında buna "uyku sarhoşluğu" denir. Bu esnada zihin ve melekeler kapalı olduğu için, insan ne dediğini bilemez. Nitekim insanlar uykuda iken konuştuğunda, konuşması anlamsız ve münasebetsiz olur.
Ancak şu var ki, ayetlerin bir kısmı Peygamber Efendimize (asm) uyku vasıtası ile gönderiliyor; yani rüya yolu ile indiriliyor. Böyle mükemmel ve mucizevi ayetlerin uyku gibi zıt bir haletten tevellüt etmesi, ayetlerin Allah kelamı olduğunun bir kanıtı bir ispatı oluyor. Uyku sarhoşluğu ile mucize derecesindeki ayetler birbirine zıt ve mugayirdir. Demek ayetler Hazreti Peygamber (asm)'in sözleri değil, Allah’ın kelamıdır. Allah bu ayetleri en zıt ve verimsiz bir yol ile gönderiyor ki, insanlar bu ayetin kimden geldiğini derk ve idrak etsinler.
Nitekim Allah Resulü (asm)'nün okuma yazma bilmemesi de buna benzer bir olaydır. Okuma yazması olmayan birisi nasıl oluyor da böyle muhteşem bir Kur'an'ı ortaya koysun?.. Demek ki, Kur’an onun kelam değildir, sonucu çıkmaktadır.
Bu durum bütün varlıkta kendini gösteren ilahi bir kanundur. İlmi, iradesi olmayan bir ağaçtan muhteşem meyvelerin çıkması veya yine ilmi iradesi olmayan bir inekten mükemmel bir gıda olan sütün çıkması buna örnek verilebilir. Manzaraya baktığımızda hemen aklımıza perde arkasında bir zatın varlığı kendini gösteriyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Yalnız bu cümlede ''uyku gibi bir vaziyet-i nâimanede'' diyor. Yani direkt uyku halinden bahsedilmiyor. Vahyin indirildiği dakikada, peygamberimiz vahyin ağırlığı ile kendinden geçerdi. Adeta yarı baygınlık hali yaşardı.