"İçtihatta, yani istinbat-ı ahkâmda, yani Cenâb-ı Hakkın marziyatını kelamından anlamakta, sahabelere yetişilmez..." Birinci Vechi genel olarak izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Ayetleri anlama konusunda sahabeye yetişilmez. Çünkü sahabenin bütün dikkati, himmeti, alakası, hissiyat ve letaifi ayetleri anlamak üzerine temerküz etmişti.
Her sahabe evde, çarşıda, camide, mahallede, pazarda sürekli ayetle yatıp ayetle kalkıyordu; herkes ayetin manası üzerine kafa yoruyor ve birbirlerine aktarıyorlardı.
Ayetleri anlama hususunda sahabelere niçin yetişmeyeceğini maddeler halinde izah edelim:
Birincisi, sahabeler vahyin gelişine ilk muhatap olup ilk olarak dinliyor, hangi hadise üzerine nazil olduğuna bizzat canlı şahit oluyor. Halbuki sonraki âlimler bu konuda net ve berrak olamıyorlar. Bu yüzden sonraki âlimler hangi ayetin hangi hadise üzerine indiği hususunda ihtilafa düşebiliyorlar.
İkincisi, sahabeler ayetten anlamadıkları hususları, onun birinci muhatabı ve en büyük müfessiri olan Hz. Peygamber (asm)'e sorup, ondan ders alıyorlardı. Onların böyle bir imkânları vardı.
Üçüncüsü, o zamandaki en büyük gaye ve asıl düşünce, "Allah’ın rızasının ne olduğunu" ayetlerden anlamak üzerine idi. Bütün zihinler, ayeti anlamaya ve ayetten hüküm çıkarmaya yönelmişti. Bütün kalp ve duygular, "Rabbimizin bizden istediği nedir?" diye merak ederlerdi.
Böylesine yoğun, derin ve şumullü bir terbiye tezgâhı, o zaman insanını müthiş bir anlama seviyesine çıkarmaya yetiyordu. Sahabeler âdeta bir kibrit çakmak gibi ani ve defi bir şekilde içtihad kabiliyetine sahip olabiliyorlardı.
Dördüncüsü, sahabenin zekâ seviyesinde, içtihad yapma istidadına sonraki âlimler on senede, belki yüz senede kavuşamaz. Çünkü günümüzde düşünceler ekseriyetle Allah’ın rızasından ziyade, dünya eksenlidir. İnsanların bütün dikkati, gayesi, himmeti dünyanın fani şeylerine teveccüh etmiş durumda. Hem bu zamanda zihinler ve dikkatler dağılmış, felsefe ve değişik kültürlerin âlem-i İslam’a girmesiyle sahabe zamanındaki paklık ve duruluk bozulmuş; akıllar felsefe ile sersemleşerek tahkik döneminden taklit dönemine geçilmiştir.
Bu zamanın içtimai yapısı ve mefkûresi içtihada uygun değil ki bu zamanın âlimleri sahabe gibi safi ve derinlemesine içtihat edebilsinler.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü