"İkinci Nevi Dua: İhtiyac-ı fıtrî lisanıyladır ki, bütün zihayatların iktidar ve ihtiyarları dahilinde olmayan hacetlerini ve matlaplarını ummadıkları yerden, vakt-i münasipte onlara vermek için, Hâlık-ı Rahîmden bir nevi duadır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İkinci Nevi Dua: İhtiyac-ı fıtrî lisanıyladır ki, bütün zîhayatların iktidar ve ihtiyarları dahilinde olmayan hâcetlerini ve matlaplarını ummadıkları yerden, vakt-i münasipte onlara vermek için, Hâlık-ı Rahîmden bir nevi duadır. Çünkü iktidar ve ihtiyarları haricinde, bilmedikleri yerden, vakt-i münasipte onlara bir Hakîm-i Rahîm gönderiyor. Elleri yetişmiyor; demek o ihsan, dua neticesidir."
"Elhasıl, bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye çıkan, bir duadır. Esbab olanlar, müsebbebatı Allah'tan isterler." (Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup'un Birinci Zeyli)
İhtiyac-ı fıtrî: Bir insanın veya hayvanın hatta bitkilerin yaratılıştan gelen ihtiyaçları demektir.
Mesela; bir bebeğin dünyaya geldiği hengâmda onun göze, kulağa, ele, ayağa, süte, sevgiye, şefkate vs. ihtiyacı var; bunların tümüne ihtiyac-ı fıtrî diyoruz. Onun da isteme şekli kendine mahsus olan ağlama yoludur, işte buna da ihtiyac-ı fıtrî lisanı diyoruz.
Allah, mahlukatı nihayetsiz bir ihtiyaç ve fakirlik içinde yaratmıştır. Hususan hayat ve şuur sahibi varlıklar, kâinatta her şeye muhtaç olarak yaratılmışlardır. İşte bu ihtiyaçların hepsine birden "fıtrat" denilebilir. Yani bütün mahlukatın mahiyet ve fıtratı ihtiyaçlar ile kaplanmıştır. İşte bu ihtiyaçlar da bir nevi Allah’tan talep ve istekte bulunuyorlar. Mesela, bir mide acıkması ile Allah’tan rızık taleb ediyor. Bir göz görme ihtiyacı ile renkleri ve görüntü âlemini taleb ediyor ve hakeza. Allah da bu ihtiyaçlara mutlak bir ekseriyet ile cevap veriyor. Zira mahlukatın bu ihtiyaçları tedarik etmesi imkânsızdır. Mesela, bir elmanın icadı için bütün kâinatın çarklarını işletmek ve döndürmek gerekiyor.
Konuyu, “Allah’tan başka kimsede havl ve kuvvet yoktur, ancak Allah’ın ihsan ettiği havl ve kuvvet vardır.” hakikatinin ışığında tahlil ettiğimizde, dünyamız Güneş etrafındaki haşmetli ve hikmetli seyahatini sürdürürken hâl diliyle duâ etmekte ve seyahatini salimen sürdürmeyi talep etmektedir. Bu duânın kabulüyle söz konusu seyahat, dünya yaratıldığından beri, akıl almaz bir nizamla devam etmektedir.
Bütün gözlerin, ihtiyac-ı fıtrî lisaniyle ettikleri duaların kabulüyle, başta Güneş olmak üzere, çeşitli ışık kaynakları yaratılmıştır. Midelerin, ihtiyaç lisaniyle yaptıkları dualarına da gıda maddelerinin yaratılmasıyla cevap verilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Elhasıl, bütün kâinattan dergâh-ı İlâhiyeye çıkan, bir duadır." Bu cümleyi izah edermisiniz? Üstad bu cümleyle neyi kasd ediyor?