İnsan "Kesrete dalıp, kâinat içinde boğulup, dünyanın muhabbetiyle sersem olarak fânilerin tebessümlerine aldansa, onların kucaklarına atılsa" neden nihayetsiz bir hasârete düşer?
Değerli Kardeşimiz;
İnsanın kesrette boğulması, fikir ve kalbini mahlukata bağlaması, Allah’tan gafil olarak sadece dünyaya hasr-ı nazar etmesidir.
Bu dünya imtihanının icabı olarak birçok işler sebepler eliyle icra edilidiği için, gafil insanların fikirleri ve muhabbetleri bu sebeplere takılıp kalıyor, kimini boğuyor, kimini tamamen yutuyor, kimini oyalıyor, kimini de taciz ediyor.
Kısacası, bu dünya meşgalesi, ebed için yaratılan insanı sürekli sıkar ve tatmin etmez.
İnsanın kesretten vahdete yüzünü çevirmesi ya da kesret içinde vahdeti bulması, kuvvetli bir iman ve derin bir tefekkürle mümkündür. Her şeyin üstünde Allah’ın rububiyet ve tasarrufunu görebilsek, isim ve sıfatların tecellilerini okuyabilirsek, o zaman kesret âlemi vahdeti, yani Allah’ı gösteren birer levha hükmüne geçer. Bu da kalpteki, kesrete dağılmış olan muhabbeti vahdete toplar.
İman ve ibadet insanı kesret içinde boğulmaktan kurtarıp, vahdete erdirir. Mevcudatın zilletli köleliğinden kurtarıp, izzetli ve şerefli bir kulluğa çıkarır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar