İnsanın durumu neyse, kâinatı o halde görür; üzüntülü biri kâinatı üzgün görür, abid bir kul kâinatı ibadette görür. Neden böyle oluyor?
Değerli Kardeşimiz;
İnsanın kalp ve aklında ne hükmedip yerleşmiş ise, o hükme göre hadiseleri yorumlayıp algılaması, insan fıtratının değişmez bir prensibidir.
Mesela, pesimist (karamsar) bir filozof, her şeyi karamsar olarak okur ve anlar, hayatı da ona göre şekillenir. Optimist (iyimser) bir filozof ise her şeyi iyimserlik penceresinden izler, hayatı da ona algılar. Kırmızı gözlük nasıl eşyayı kırmızı gösteriyor ise, siyah gözlük de eşyayı siyah gösterir.
Münkir, kainatı anlamsız, işe yaramaz ve tesadüfün oyuncağı olarak gördüğü için, her şey ona azaplı ve sıkıntılı olarak yansır. Mümin ise her şeyin anlamlı, faydalı ve Allah’ın tedbir ve dizgini elinde olduğunu bildiği için, her şey ona sevimli ve huzurlu olarak yansır.
İman ve ibadet bir gözlüktür, onu takmayan mevcudatın yapmış oldukları fıtri ibadetleri göremezler ve okuyamazlar. Sağlam bir iman nasıl her şeyin ardında Allah’ın kudret elini ve tasarrufunu zahir bir şekilde gösteriyor ise, sağlam bir ibadet de mevcudatın hal ve kal dili yapmış oldukları ibadetleri zahir bir şekilde gösterip ilan eder. Bu, Allah’ın insanın alemine koyduğu önemli bir kanun, mühim bir prensiptir. Bu kanun ve prensibin konulmasının sebebi de her şeyde Allah’a giden yolu görebilmek içindir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü