"Her şeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lazımdır... Sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celb edip kalbimizi meşgul etmesin." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
" اَلَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُ اُولٰـئِكَ الَّذِينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَاُولٰـئِكَ هُمْ اُولُوا اْلاَلْبَاب gayet kısacık bir meâli: 'Sözleri dinleyip, en güzeline tabi olup fenasına bakmayanlar, hidayet-i İlahiyeye mazhar akıl sahibi onlardır.' mealinde, bizler için şimdi her şeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lazımdır ki, manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celb edip kalbimizi meşgul etmesin." (Şualar, On Dördüncü Şua)
İnsanın kalbine hangi inanç hükmedip yerleşmiş ise, o hükme göre hâdiseleri yorumlar. Bu ise insan fıtratının değişmez bir prensibidir.
Mesela, karamsar bir adam, her şeyi ona göre okur, anlar ve hayatı da ona göre şekillenir. İyimser bir adam ise her şeyi iyimserlik penceresinden izler, hayatı da ona göre değerlendirir. Kırmızı gözlük nasıl eşyayı kırmızı gösteriyor ise, siyah gözlük de eşyayı siyah gösterir.
Münkir kâinatı manasız, işe yaramaz ve tesadüfün oyuncağı olarak gördüğü için her şey ona azaplı ve sıkıntılı olarak yansır. Mümin ise her şeyin manalı, hikmetli ve Allah’ın tedbir ve dizgini elinde olduğunu bildiği için, her şey ona sevimli ve huzurlu olarak yansır.
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 50) ibaresi de uğursuz ve çirkin bakışın muhalif manasını ifade eder. Bu ibarelerin manayı muhalifinden, uğursuz bakışın ne denli çirkin olduğu çıkar. Yani "Çirkin gören çirkin düşünür, çirkin düşünen de hayattan elem ve azap duyar" demektir. Öyle ise hayata ve hâdiselere iman ve ibadet gözlüğü ile bakarsak, her şeyin sırrı ve hakikati çözülür. O hâdiseler arkasındaki güzellikler tezahür eder ve insan o güzellikler ile bahtiyar olur.
Bu bakış açısını elde edebilmek için insanın hem kalbini hem nazarını hem de sair latifeleri iman ve hidayet ile doldurması ve nurlandırması gerekir. İnsanın kalbinde ve nazarında ne varsa hayatı ve hâdiseleri ona göre yorumlar. Öyle ise en mühim iş, kalp ve nazarın nasıl ve ne ile terbiye edildiğidir. Zaten insanın diğer cihazları kalp ve nazara bakar. Kalp ve nazarda ne varsa hükmü de ona göre olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar