"İnşikak-ı kamerdir. Güya kalb-i semâ hükmünde olan kamer, mübarek olan kalbiyle inşikakta bir münasebet peyda etmek için, sine-i saf ve berrakını mübarek parmağın işaretiyle iştiyakan şakk ve çâk etmiştir." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İnşikak-ı kamerdir. Güya kalb-i semâ hükmünde olan kamer, mübarek olan kalbiyle inşikakta bir münasebet peyda etmek için, sine-i saf ve berrakını mübarek parmağın işaretiyle iştiyakan şakk ve çâk etmiştir."(1)

Kamerin inşikakı (Ay'ın ikiye yarılması) hususunda felsefeciler, kelamcılar, tasavvufcular ve diğer manevi ve maddi ihtisas ehli insanlar, kendi meslek ve meşreplerine göre ayrı ayrı tarzda izah ve tefsirlerde bulunmuşlardır.

Fakat Üstadımız genellikle bir meseleye izah getirirken, o meselenin maksadını ve hedefini her zaman muhafaza etmiştir. Zira hakiki ve merkez manayı bulmada ve muhafaza etmede bu metot çok önemlidir.

Ayrıca bir sözün veya bir meselenin merkez manası olduğu gibi, ikinci derecede anlaşılan, çevre ve peyk manaları da mevcuttur. Ancak bu manalar, ikinci ve üçüncü derecede düşünülmelidir. Bunlar esas ve merkezdir. Mana yerine ikame edilmemelidir.

İşte, kamerin inşikak etmesi, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) büyük mucizelerinden biri olup, Kur'an ile tayin ve tespit edilmiş, mühim bir kevni hadisedir.

Bu mucizenin sebebi ise; bir grup müşriklerin iman etmeleri hususunda Ay'ın parçalanmasını istemeleridir. Bu vesile ile, Resul-ü Kibriya (a.s.m.) bedir (dolunay) olarak görünen kameri parmağıyla işaretleyerek, ikiye ayırmış ve ayrılan parçalar ufuktaki dağın zirvesinin her iki tarafına çekilmiştir. Bu olayı hem hazırda bulunanlar, hem de uzakta olanlar müşahede etmiştir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) etrafındakilere “Şahit olunuz” diye onları ikaz etmiştir.

Müşrikler ise; bu meseleyi sihir telakki ederek, “Yetim-i eb-i Talib’in sihri semayı da tuttu.” diyerek inkar etmişlerdir.

Buraya kadar olanı Peygamber Efendimizin (a.s.m.) nübüvvetini tasdik etmek için, Cenab-ı Hakk'ın (c.c.) onu bu mucize ile teyid ve kuvvetlendirmesi meselesidir.

Bunun dışında etraf ve peyk manalar dediğimiz, izahlar ve anlayışlar da bu olaydan, meslek ve meşrebe göre çıkartılabilir.

Mesela Hz. Mevlana Cami, bu hadiseden şunu da nazara vermiştir: “Okuma yazması olmayan ve ümmi olan O zat (a.s.m.), ömründe parmağıyla hava sahifesine bir elif yazmış, bir kırkı iki elli yapmıştır.”(2) Yani parçalamadan evvel kamer yuvarlak olup, mim harfinin baş kısmına benzer olup, bunun ebced karşılığı kırk (40)’tır. İkiye parçalandıktan sonra, iki nun harfi şekline gelmiştir. Nun’un ise ebced karşılığı elli (50) olduğundan, bir kırk iki elli yapılmış oluyor.

Üstadımız da şakkı kamer mucizesi ile ilgili Muhakemat'taki nakledilen kısımda; Muhakemat eserinin mahiyeti itibariyle bir kısım ek manaları da esas maksut mana ile beraber nazara vermiştir. O da şudur:

"Güya kamer, semanın kalbine benziyor. Dünyanın kainatta imtihana medar ve merkez olması noktasında, onun da kalbi Resul-ü kibriyanın mübarek kalbidir."

"Nasıl ki Cenab-ı hak kutsi kelamında, Resul-ü kibriyanın kalbini muhatap alıp, bütün hakikatleri onun kalbi vasıtasıyla insanlığa intikal ettiriyor ise, ve o kalp o yüksek hakikatlere bir vasıta, vesile ve şahit makamında ise; aynen öyle de Resul-ü kibriyanın nübüvvetine ve hakkaniyetine de semanın kalbi olan kamer, parçalanarak onun davasına vesile, vasıta ve şahit oluyor. Bu noktada her iki kalp bir birine mukabil ve münasebet peyda etmektedir."

"Ayrıca Resul-ü kibriyanın bidayette vahye mazhar olabilmesi için göğsünün yarılıp, kalbinin temizlenmesi hadisesi ile bağlantısı da işari bir mana olarak nazara alınabilir."

"Nasıl ki haşyet-i ilahiyeden dağlar ve mevcudat parçalanıyor ve mahiyet değiştiriyor ise; Resul-ü kibriyanın teveccühü ve işaretiyle de kamer parçalanıyor." manası remzen verimiş oluyor.

Buna mümasil çok değişik ve çeşitli ek manalar verilebilir. Fakat bu manalar ve anlayışlar, işin maksat ve hakikatini tağyir ve tebdil etmemelidir.

Dipnotlar:

(1) bk. Muhakemat, Üçüncü Makale (Unsuru'l-Akide), İkinci Maksat.
(2) bk. Sözler, Yirmi İkinci Söz, Birinci Makam.

İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (52. Bölüm).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...