"İyiyim, çalışıyorum. Keşke çabuk güneş gitmeseydi, bu işi de bitirseydim. Vakit çabuk geçiyor, ömür durmuyor, gidiyor." Burayı nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, gayet zengin ve işsiz, istirahat döşeğinde herşeyi mükemmel bir efendiden sor, 'Ne haldesin?' Elbette, 'Aman vakit geçmiyor; gel bir şeş beş oynayalım. Veyahut vakti geçirmek için bir eğlence bulalım.' gibi müteellimâne sözleri ondan işiteceksin. Veyahut tûl-i emelden gelen, 'Bu şeyim eksik; keşke şu işi yapsaydım.' gibi şekvâları işiteceksin."
"Sen bir musibetzede veya işçi ve meşakkatli bir halde olan bir fakirden sor, 'Ne haldesin?' Aklı başında ise diyecek ki: 'Şükürler olsun Rabbime, iyiyim, çalışıyorum. Keşke çabuk güneş gitmeseydi, bu işi de bitirseydim. Vakit çabuk geçiyor, ömür durmuyor, gidiyor. Vakıa zahmet çekiyorum; fakat bu da geçer. Herşey böyle çabuk geçiyor.' diye, mânen ömür ne kadar kıymettar olduğunu, geçmesindeki teessüfle bildiriyor. Demek, meşakkat ve çalışmakla, ömrün lezzetini ve hayatın kıymetini anlıyor. İstirahat ve sıhhat ise, ömrü acılaştırıyor ki, geçmesini arzu ediyor."(1)
Burada tembellik ile çalışkanlığın arasındaki fark izah ediliyor. Yoksa insan bir makine gibi, hiç durmadan dinlenmeden sürekli çalışsın denilmiyor. Çalışan insan için zaman su gibi geçer, tembel adam için hiç geçmez. Bu psikolojik bir durumdur; ama normalde vakit ikisi için de aynıdır. Bu iki haletten birisi insana neşe ve huzur verirken, diğeri sıkıntı ve zahmet veriyor.
"En bedbaht, en muzdarib, en sıkıntılı, işsiz adamdır. Zira, atâlet ademin biraderzadesidir. Sa’y, vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır."
Çalışkan, azimli ve gayretli kişi servet kazanır, zengin olur ve birçok nimetlere mazhar olur. İşsiz, tembel ve hiçbir gayret göstermeyen kişi de birçok nimetten mahrum kalır, sefil bir hayat sürmeye mahkûm olur.
(1) bk. Lem'alar, Yirmi Beşinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar