"Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalalet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner..." İmanı taklidi olanın cehenneme gitme ihtimali ile ilgili oran var mı?
Değerli Kardeşimiz;
"İman, yalnız icmalî bir tasdikten ibaret değildir. İmanın çok mertebeleri vardır. Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalalet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. Tahkikî iman ise sarsılmaz, sönmez bir kuvvettir."
"Tahkikî imanı elde eden bir kimsenin, iman ve İslamiyeti dehşetli dinsizlik kasırgalarına da mâruz kalsa, o kasırgalar bu iman kuvveti karşısında tesirsiz kalmaya mahkûmdur. Tahkikî imanı kazanan bir kimseyi, en dinsiz filozoflar dahi bir vesvese veya şüpheye düşürtemez." (Sözler, Konferans.)
"Evet, iman-ı taklidî, çabuk şüphelere mağlûp olur. Ondan çok kuvvetli ve çok geniş olan iman-ı tahkikîde pek çok meratip var. O meratiplerden ilmelyakîn mertebesi, çok burhanlarının kuvvetleriyle binler şüphelere karşı dayanır. Halbuki taklidî iman bir şüpheye karşı bazen mağlûp olur." (Emirdağ Lahikası-I, 63. Mektup.)
"Herkesin, iman mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?" (Şualar, On Birinci Şua, Dördüncü Mesele.)
Risale-i Nur'dan iktibasta bulunduğumuz bu gibi ifadelerle, bu zamanda taklidî imanla kabre girmenin çok zor olduğunu ve imanımızı taklitten tahkike çevirmemiz gerektiği şiddetle ve ısrarla ifade ediliyor.
Elbette bizim bir nisbet vermemiz mümkün değil. “Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o davasını kaybediyor. Hatta bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler.”
Yani dalalet ve materyalist felsefe karşısında taklidî imanın durumu çok zayıf gibi görünüyor. Ama yine de doğrusunu ve gaybı Allah bilir. Bize düşen imanımızı böyle büyük tehlikelerden muhafaza etmek, tahkikiye çevirmektir. Elhamdülillah, Risale-i Nurlar bu vazifeyi hakkı ile yerine getiriyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü