"Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar... Dünya kazûratından temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır." Bu ifadeleri izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem eyyühe’l-aziz! Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır. Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azaptır. Bütün dost ve sevgililer o kapının arka cihetinde duruyorlar. Senin de onlara iltihak zamanın gelmedi mi? Ve onlara gidip onları ziyaret etmeye iştiyakın yok mudur? Evet, vakit yaklaştı. Dünya kazûratından temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır. Yoksa, onlar istikzar ile ikrah edeceklerdir."(1)
"Kabir, âlem-i âhirete açılmış bir kapıdır."
Ölüm, ruhun bedenden ayrılması olduğuna göre, kabre giren ruh değil, ruhun hanesi olan bedendir. Nitekim Üstad Hazretleri bir başka risalede ölüm hakkında şöyle buyuruyor: “Ruhumun eskimiş yuvasından yıldızlara gezmek için çıktığını gösterir.” İşte bu hanenin kabre konulmasıyla âhiret hayatına ilk kapı açılmış oluyor. Kabirle âhiret arasında bir geçiş dönemi var. Buna berzah hayatı deniliyor.
"Arka ciheti rahmettir, ön ciheti ise azabdır."
Kabir kapısının arka ciheti, yani ölüm sonrası berzah hayatı mü’minler için büyük bir rahmettir. Hadis-i şerifte "cennet bahçelerinden bir bahçe"(2) olarak tarif edilen bu hayat, dünyadan daha güzel ve daha saadetlidir. Ön cihetinin azab olması, görünürde insanın bütün dostlarından ayrılması, bedeninin çürüyüp dağılmaya terk edilmesidir.
Yani kabrin arkasını iman ile görmeyen birisi için kabir, dünyadan, dost ve sevgililerden bir ayrılmak vasıtası ve bir hüzün makinesidir. Kabri sevimli yapan şey ise, iman ile onun arka cihetini görmektir.
İmanla göçen bir ruh, berzah âleminde cennet hayatı yaşar. Ancak cennete girmekle görebileceği ve sohbetlerinde bulunabileceği bütün sevdiklerine kavuşmanın sefasını sürer.
Bedenin çürümesi, dağılması bir evin duvarlarının yıkılması gibi yahut bir elbisenin güvelenerek parçalanması gibidir. Bunlar ruha bir zarar vermez. Ancak, zahiren ürkütücü olan bu bozulma ve dağılmalardan insan hissen rahatsız olur. Kabrin ön cihetinin azap olması bu rahatsızlıkları ifade etmektedir.
“Acele etmek” tabiri ise, berzah âlemine göçmüş nuranî zatlara kavuşmak için bir özlem duymayı, kabre hazırlıklı olmamızı ifade ediyor.
"Dünya kazûratından temizlenmek üzere bir gusül lâzımdır."
Dünyanın kazûratı yani pislikleri, dünyada işlenen günahlardır. İnsan abdest alarak temiz bir bedenle namaza durur. Bir mü’minin de kabir hayatında Peygamber Efendimiz (asm.) ve etrafındaki bütün büyük zevat ile görüşmek için bu dünyada temizlenmesi gerekir. Bu temizlik tövbe ile kul hakkından azade olmakla, namaz borçlarını kaza etmekle, verilmemiş zekâtları varsa onları ödemekle tahakkuk eder. Böyle bir temizlik yapılmazsa kabir âlemindeki o muhterem zevat, bu pisliklerden iğrenecekler ve onunla sohbet etmek istemeyeceklerdir.
Kabrin arka cihetindeki rahmete kavuşmak için yapmamız gereken şeyler:
Birincisi; Allah’a kul olmanın muktezası olan mutlak itaat üzere bir hayat geçirmek, bütün emirleri dikkatle yerine getirmek, bütün yasaklardan da hassasiyetle uzak durmak.
İkincisi; organlarımızın vazifelerinden tâ gezegenlerin tanzimine kadar her şeyin kader ile takdir edildiğini düşünüp, “Kaderin her şeyi güzeldir” hükmünü ispat eden bu sonsuz tezahürleri ibretle değerlendirmek, dünyevî hedeflere ulaşma konusunda cüz’î irademizi sarf ettikten sonra neticeleri tevekkül ve rıza ile karşılamak.
Üçüncüsü; bedenimizi de ruhumuzu da dünyevî imkânlarımızı da İlâhî birer emanet bilip, bu emanetleri Rabbimizin rızası istikametinde kullanmak.
Dördüncüsü; her şeyin fâni olduğunu düşünüp beka âlemine teveccüh etmek.
Beşincisi; bize ahirette fayda sağlamayacak, ölümle bu dünyada bırakıp gideceğimiz eserler yerine, kabirden sonra da bize arkadaşlık edecek amellere teveccüh etmek...
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Habbe.
(2) bk. Tirmizî, Kıyamet, 26.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü