"Kubbe-i semada parlayan, tebessüm eden yıldızlarla göğün güzel yüzünü yaldızlamak, elbette nihayetsiz bir saltanat-ı rububiyetin şeâiridir..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kubbe-i semada parlayan, tebessüm eden yıldızlarla göğün güzel yüzünü yaldızlamak, elbette nihayetsiz bir saltanat-ı rububiyetin şeâiridir. Zişuura, onu iş’âr eden muhteşem bir uluhiyetin işaratıdır; ehl-i fikri imana ve tevhide davet eder." (Sözler, Otuz İkinci Söz, Birinci Mevkıfın Zeyli.)
Rububiyet; “Terbiye etmek, bir şeyi kademeli olarak kemale erdirmek ve son şekline getirmek” demektir. Rab isminin insandaki tecellisiyle bir nutfede başlayan yolculuk, bütün organları mükemmel bir insan olmakla kemale ermiş oluyor.
Rabbü’n-nas yani “insanların terbiye edicisi” ismi bir tek insanda olduğu gibi bütün insanlarda da birlikte seyredilir. Böylece bir saltanat-ı rububiyet ortaya çıkar. Yani bütün insanları terbiye eden ancak Allah’tır, onun bu saltanatına hiçbir şerik karışamaz, müdahale edemez.
Aynı mana yıldızlar âlemi için de geçerlidir. Bir gaz olarak başlayan yolculuk Allah’ın terbiye fiilinin icrasıyla sonunda yıldız olma noktasına varır. Bütün yıldızları birlikte düşündüğümüzde yine bir saltanat-ı Rububiyet kendini gösterir. Bu saltanat, şuur sahiplerine Allah’ın varlığını ve bütün yıldızların onun emrine riayetkâr olduklarını iş’ar eder, gösterir ve ehl-i fikri yani aklını yerinde kullanan insanları Allah’a iman etmeye ve onu şerikten münezzeh olarak bilmeye davet eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü