Birinci Mevkıf
İçerikler
-
Otuz İkinci Söz'ün, Yirmi İkinci Söz'ün Sekizinci Lem'a'sının izahı ve zeyli olduğu ifade ediliyor. İkisi arasındaki münasebet nedir?
-
Katre Risalesindeki elli beş lisanla mevcudatın vahdaniyeti ilan ettiğine işaret edilmektedir. O lisanların birincisi ile bu Otuz İkinci Söz'ün münasebetini nasıl kurabiliriz?
-
Birinci Mevkıf’ın başındaki ayetin yerini, mealini ve bu mevkıfla münasebetini açıklar mısınız? Ayrıca ayetten sonra zikredilen cümle-i tevhidiyenin kısa bir mealini alabilir miyiz?
-
"Lâ şerîke lehu’daki manayı, basit avamın fehmine gelecek bir muhavere-i temsiliye ve bir münazara-i faraziye tarzında ve lisan-ı hâli lisan-ı kal suretinde söylemiştim." İzah eder misiniz?
-
"Bütün tabiat-perest, esbab-perest ve müşrik gibi umum enva-ı ehl-i şirkin ve küfrün ve dalaletin tevehhüm ettikleri şeriklerin..." Bu grupların tasnifi fikrî açıdan mıdır?
-
"İşte, o müddei, evvela mevcudatın en küçüğü olan bir zerreye rast gelir." Zerre mevcudatın en küçük yapı taşı olarak tarif ediliyor. Zerrenin Risale-i Nur hakikatleri açısından karşılığı nedir?
-
"Müteharrik her bir şey, zerrattan seyyarata kadar, kendilerinde olan sikke-i samediyet ile vahdeti gösterdikleri gibi, harekâtlarıyla dahi, gezdikleri bütün yerleri vahdet namına zaptederler." Haşiyenin tamamını izah eder misiniz?
-
"Eğer karışsa, karıştıracak." İşlerine başka parmağın karışması ile karıştırılacak olması ne anlama gelmektedir?
-
"Öyle ise sen kendi kendine malik ol. Neden başkasının hesabına çalışmasını söylüyorsun?" Şeriklerin vekiline bir zerrenin verdiği cevabı izah eder misiniz?
-
"İşte, şeriklerin vekili zerreden meyus olunca, küreyvât-ı hamrâdan iş bulacağım diye, kandaki bir küreyvât-ı hamrâya rast gelir..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
Küreyvât-ı hamrânın verdiği cevabı "Ben yalnız değilim. Eğer sikkemiz ve memuriyetimiz ve nizamatımız bir olan..." hakikatini de nazara alarak açar mısınız?
-
"Müddei gider, bedendeki hüceyre tabir ettikleri menzilciğe rast gelir..." Bu kısmı hücrenin tarifi ve organeller; evride ve şerâyin damarları; hassâse ve muharrike âsapları; cazibe, dafia, müvellide, musavvire kuvvelerin açılımları ile izah eder misiniz?
-
"Sâni-i Hakîm, beden-i insanı gayet muntazam bir şehir hükmünde halk etmiştir." Devamıyla izah eder misiniz? Buradaki bazı bilgilerin yanlış olduğu iddia ediliyor...
-
Üstad'ımızın "küreyvat-ı hamra" hakkında verdiği bilgilere karşı çıkanlar oluyor. Mesela, erzak taşıyan küreyvat-ı hamra değil kan plazmasıdır, deniliyor. Ne dersiniz?
-
"Eğer bütün emsalim ve yüzümüzdeki sikke-i kudret ve turra-i fıtrat bir olan bütün insanların bedenlerine hakiki mutasarrıf olacak bir kudret ve ilim..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Kör tabiat", "Serseri felsefe", "Sikke-i kudret ve turra-i fıtratın bir olması", "Ruh, kalp, akıl gibi letâif-i maneviyeyi süfli cisme yerleştirmek ve ona ibadet ettirmek", "İntizam-ı ekmel ve yüzdeki sikke-i vahdetin delaleti" tabirlerini açar mısınız?
-
"O vakit nev-i insan, hak ve hakikat lisanıyla, hikmet ve intizamın diliyle der ki..." Devamıyla özetler misiniz?
-
"Ve yüzümüzdeki sikke-i kudret bir olan bütün gitmiş ve gelecek emsalimizi icad edecek bir iktidar sende varsa..." Burada ne ifade edilmektedir, izah eder misiniz?
-
"İntizam mükemmeldir. O karmakarışık zannettiğin vaziyetler, kudretin kader kitabına göre kemal-i intizamla bir istinsahtır." cümlelerini izah eder misiniz?
-
"O karmakarışık zannettiğin vaziyetler, kudretin kader kitabına göre kemal-i intizamla bir istinsahtır…" Karışıklığın bir nevi kitabet olması ne demektir?
-
"Hiç mümkün müdür ki, bir haliçenin her tarafına yayılan atkı ipini sanatkârane yerleştiren, haliçenin ustasından başkası olsun." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Hem gözün kördür. Yüzümdeki mu’cizât-ı kudreti, mahiyetimizdeki havarık-ı fıtratı görmüyorsun..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Sonra o müddei gider zeminin yüzüne serilen geniş haliçeye ve zemine giydirilen gayet müzeyyen ve münakkaş gömleğe,.." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Fakat şu haliçe hem hayattardır, hem intizamlı bir ihtizazdadır. Her vakit nakışları kemal-i hikmet ve intizamla tebeddül eder. Ta ki, nessacının muhtelif cilve-i esmasını ayrı ayrı göstersin." Haliçenin mahiyeti ile ilgili haşiyeyi izah eder misiniz?
-
"Bütün atkılarımdaki bütün fertleri icad edecek, kemal-i intizam ve hikmetle tamir ve tecdid edecek sende bir iktidar ve hikmet varsa..." Atkılar ve fertler ne manaya gelmektedir, izah eder misiniz?
-
"Bütün kâinat kabza-i tasarrufunda olmayan ve bütün eşyayı bütün şuûnâtıyla birden görmeyen ve nihayetsiz işleri beraber yapamayan ve her yerde hazır ve nazır bulunmayan ve mekândan münezzeh olmayan..." İzah eder misiniz?
-
"Zerre, o müddeiyi küreyvât-ı hamrâya havale eder... Demek, bütün yıldızlara sözünü geçiremeyen, bir tek zerreye rububiyetini dinletemez." Haşiyedeki tefekkür silsilesini biraz açıklar mısınız?
-
"Bir dairenin takriben nısf-ı kutru yüz seksen milyon kilometre olsa, o daire kendisi takriben yirmi beş bin senelik mesafe olur." Bazı yerlerde de yirmi dört bin sene tabiri geçmektedir. Bunlar neye göre hesaplanmış olabilir?
-
"Benim gibi vazifedar olan on seyyareye …" Bu on seyyare nelerdir? Başka yerlerde on iki seyyare denmektedir. Aradaki farkı nasıl anlamalıyız?
-
"Ben musahhar bir memurum. Seyyidimin misafirhanesinde bir mumdarım. Bir sineğe, belki bir sineğin kanadına dahi hakiki malik olamam." İzah eder misiniz?
-
"Kendine malik ve sahip değilsin, bir hizmetkârsın…" Firavunlaşmış felsefe lisanı ne demektir? "Esbap namına benimsin." iddiasını nasıl anlayabiliriz?
-
Müddeinin, yıldızlar için kullandığı "Belki onların içinde, müvekkillerim namına bir şey kazanırım." iddiasındaki müvekkiller kimlerdir?
-
"Esbab namına, şerikleri hesabına ve tuğyan etmiş felsefe lisanıyla, nücumperest olan sabiiyyunların dedikleri gibi der..." Nücumperest sabiiyyunlar hakkında malumat alabilir miyiz?
-
"Bizim yüzümüzdeki sikke-i vahdeti ve turra-i ehadiyeti görmüyorsun, anlamıyorsun. Ve bizim nizamat-ı aliyemizi ve kavanin-i ubudiyetimizi bilmiyorsun." İzah eder misiniz?
-
"Bizler öyle bir zatın sanatıyız ve hizmetkârlarıyız ki, bizim denizimiz olan semavatı ve şeceremiz olan kâinatı ve mesiregâhımız olan nihayetsiz feza-yı âlemi kabza-i tasarrufunda tutan bir Vâhid-i Ehaddir." İzah eder misiniz?
-
"Bizler, donanma elektrik lambaları gibi, onun kemal-i Rububiyyetini gösteren nurani şahitleriz. Ve saltanat-ı Rububiyyetini ilan eden ışıklı burhanlarız." cümlesini devamıyla açıklar mısınız?
-
"Her bir taifemiz, onun daire-i saltanatında, ulvi, süfli, dünyevî, berzahî, uhrevî menzillerde haşmet-i saltanatını gösteren ve ziya veren nurani hizmetkârlarız." Bu menzillerdeki hizmet ve vaz Bu menzillerdeki hizmet ve vazifeleri detaylandırır mısınız?
-
Yıldızların; "Melâikelerin birer menzili, birer tayyaresi, birer mescidi", "Avâlim-i ulviyenin birer lambası, birer güneşi", "Gökyüzünün birer güzel gözü" olmasını izah eder misiniz?
-
Yıldızların heyet-i mecmuasında "sükûnet içinde bir sükût ve hikmet içinde bir hareket ve haşmet içinde bir ziynet ve intizam içinde bir hüsn-ü hilkat ve mevzuniyet içinde bir kemal-i sanat" bulunmasını izah eder misiniz?
-
Yıldızların özellik ve faaliyetlerinin Sâni-i Zülcelâlin, "vahdetini, ehadiyetini, samediyetini ve evsaf-ı cemal ve celal ve kemalini" ilan etmelerini izah eder misiniz?
-
"O müddeinin yüzüne recm-i şeytan gibi bir yıldız, öyle bir tokat vurur ki, yıldızlardan ta cehennemin dibine onu atar." İzah eder misiniz?
-
"Tabiatı evham derelerine ve tesadüfü adem kuyusuna ve şerikleri imtina ve muhaliyet zulümatına ve din aleyhindeki felsefeyi esfel-i sâfilînin dibine atar." İzah eder misiniz?
-
"Sukuttan sonra tabiat tövbe etti. Hakiki vazifesi tesir ve fiil olmadığını, belki kabul ve infial olduğunu anladı." İzah eder misiniz?
-
"Bütün yıldızlarla beraber o yıldız لَوْ كَانَ فِيهِمَاۤ اٰلِهَةٌ اِلاَّ اللهُ لَفَسَدَتَا ferman-ı kudsisini okurlar." Bu ayetin konumuzla münasebeti nedir?
-
"Sinek kanadından tut, ta semavat kandillerine kadar, bir sinek kanadı kadar şerike yer yoktur ki parmak karıştırsın." İzahını yapar mısınız?
-
"Allah’ım! Mahlukatının kesret daireleri içinde sirâc-ı vahdetin ve kâinatının meşherinde dellal-ı vahdaniyetin olan Efendimiz Muhammed’e…" Bu kısım nasıl anlaşılabilir?
-
"Ayetinin ezelî bağından bir çiçeğine işaret eden" diye başlayan Arabî fıkraların tercümesinin tamamını mücmel olarak açar mısınız? Bir de burada tercümesi verilmemiş ibareler var mıdır, varsa Üstad’ın tarzında bir tercümesini yapar mısınız?
-
"Ta ki, onun Sultan-ı Zülcelali, ona ihsan ettiği hedâyâyı ve letaifi ve âsâr-ı nuraniyesini müşahede etsin." cümlesindeki "hedaya", "letaif", "asar-ı nuraniye" kavramlarını izah eder misiniz?
-
Otuz İkinci Söz'ün, Birinci Mevkıfı’nın küçük bir zeylinde geçen ayet-i kerimenin ve Arabî ibarelerin manalarını verir misiniz? Bir de "sükûnet içindeki sükûtu" izah eder misiniz?
-
''Evet, muhtelif ve küçük cirimleri veyahut hayvanları döndüren,.." ibaresinde geçen "hayvanları" kelimesinden kasıt ne olabilir?
-
"Sure-i Amme’de ve sair ayetlerde beyan olunan teshir-i şems ve kamer ve nücum" hakkında örnekler vererek izah eder misiniz?
-
"Semanın müzeyyen tavanına, Güneş gibi ışık verici, ısındırıcı bir lambayı takmak, gece-gündüz hatlarıyla, kış-yaz sahifelerinde mektubat-ı Samedaniyeyi yazmasına bir nur hokkası hükmüne getirmek" Bu teşbihlerle nazara verilen hakikati izah eder misiniz?
-
"Kubbe-i semada parlayan, tebessüm eden yıldızlarla göğün güzel yüzünü yaldızlamak, elbette nihayetsiz bir saltanat-ı rububiyetin şeâiridir..." İzah eder misiniz?
-
"Bak kitab-ı kâinatın safha-i renginine, Hâme-i zerrîn-i kudret, gör, ne tasvir eylemiş..." Bu şiirin tamamını izah eder misiniz?