"Lafızların tebeddülüyle mana tebeddül etmez, bâki kalır. Kabuk parçalanır, lüb bâki ve sağlam kalır. Libası yırtılır, cesedi sağlam, bâki kalır..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"İ’lem Eyyühel-Aziz! Lafızların tebeddülüyle mana tebeddül etmez, bâki kalır. Kabuk parçalanır, lüb bâki ve sağlam kalır. Libası yırtılır, cesedi sağlam, bâki kalır. Ceset ölüp dağılırsa da ruh bâki kalır. Cisim ihtiyarlanırsa enaniyet genç kalır. Çokluk, cemaat dağılır amma vâhid-i fert bâki kalır. Kesret bozulur, vahdet bâkidir. Madde kırılır, nur bâkidir."

"Binaenaleyh ömrün bidayetinden sonuna kadar devam eden mana, çok cesetleri tebeddül ve tavırdan tavıra intikal ve devirden devire yuvarlandığı halde vahdetini, bekasını muhafaza ettiği gibi ölüm hendeğini de atlayarak salimen ebed yoluna devam edecektir."

"Maahaza her vakit 'Fenaya hazır ol.' emrini intizar eden zâil ve bekasız maddîyatta, şu hıfz ve muhafaza düsturu beka ile çok münasebetdar olan ruh ve manada da câridir."(1)

Burada, ruhun bâki olduğu ve insan hayatının ölümle son bulmayıp ebediyen devam edeceği çeşitli misallerle nazara veriliyor. Bunlardan birisi,

“Lafızların tebeddülüyle mâna tebeddül etmez, bâki kalır.”

Bir mâna çok değişik şekillerde ifade edilebilir. Aynı mânayı farklı üsluplarla yahut farklı dillerle ifade etsek, bu lafızların hepsi beden hükmündedir, ruh olan mâna değişmez, baki kalır.

“Kabuk parçalanır, lüb bâki ve sağlam kalır. Libası yırtılır, cesedi sağlam, bâki kalır.”

Bir çekirdeğin kabuğu cesede, içindeki öz ise ruha benzetilmiş oluyor. Çekirdek parçalanır; ama çekirdeğin içindeki ağacın ruhu hükmünde olan manevi programı baki olduğundan, çekirdeğin parçalanması, sümbülün mukaddeme-i hayatı olduğundan, o çekirdekten bir ağaç çıkar ve hayatiyetini devam ettirir.

Elbise yırtılsa da onu giyen bedenin bâki kaldığı, varlığını devam ettirdiği de yine ruhun bekasına bir başka misal olarak verilmiş oluyor.

“Cesed ölüp dağılırsa da ruh bâki kalır.”

Bu cümle zaten doğrudan beka-i ruh ile alâkalı.

“Cisim ihtiyarlanırsa, enaniyet genç kalır.”

İnsan cismen ihtiyarlasa da ruha ait vazifelerinde bir ihtiyarlama olmayabiliyor. Enaniyet kelimesi benlik ve kibir mânalarını hatıra getirmekle birlikte, insan ruhunun kendisine takılan kabiliyetleri yerinde kullanmakla marifet sahasında ilerlemesi mânasına da geliyor. Zaten, menfi manasıyla enaniyet, bu kabiliyetlerin marifetullahta kullanılmayıp, nefis namına istimal edilmesi demek oluyor. Bu manadaki enaniyetin genç kalmasıyla alâkalı bir hadis-i şerif de var. Resulullah Efendimiz (asm) buyuruyorlar ki;

"Âdemoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs."(2)

“Çokluk, cemaat dağılır amma, vâhid-i ferd bâki kalır.”

İnsanlar bir süre birlikte olsalar da sonunda ayrılıyorlar ve her bir ferd kendi hayatını müstakil olarak sürdürmeye devam ediyor. Burada çokluk kelimesini insan bedeninin hücreleri, “vâhid-i ferd”i ise ruhu olarak anlamamız da mümkün. Zaten misal bunun için veriliyor.

“Kesret bozulur, vahdet bâkidir. Madde kırılır, nur bâkidir. Binaenaleyh ömrün bidayetinden sonuna kadar devam eden mana, çok cesedleri tebeddül ve tavırdan tavıra intikal ve devirden devire yuvarlandığı halde vahdetini, bekasını muhafaza ettiği gibi, ölüm hendeğini de atlayarak sâlimen ebed yoluna devam edecektir.”

Üstad Hazretleri ruhun bekasını ispat ederken, cesedin mütemadiyen değişmesiyle birlikte ruhun bu değişimden etkilenmediğini nazara veriyor. İnsanın bu dünya hayatında “tedricen ceset libasının değiştirildiğini, mevtte ise birden soyunduğunu” nazara veriyor. Elbise değişmemiz, ruh âlemimizde bir değişiklik yapmadığı gibi, cesedimizin değişmesi de ruhumuzu etkilemiyor.

Çocuklukta ezberlediğimiz çarpım tablosu hâlâ aklımızda. Ruhumuza mal olan, iman, ahlâk, fazilet gibi değerler, cesedin değişmesiyle değişmiyorlar.

İşte beden ne kadar değişirse değişsin, bir hakikat var ki devam ediyor.

“...ömrün bidayetinden sonuna kadar devam eden mana” ifadesinde, beden “lafız”, ruh ise “mana” olarak nazara veriliyor. O mana lafızdan etkilenmiyor. Çocukluğumuz, gençliğimiz, ihtiyarlığımız ayrı birer lafız iken, bu lafızların değişmesiyle ruhumuz bir değişime uğramıyor. O halde, ölüm de o ruhun varlığını etkilemeyecek, “ölüm hendeğini de atlayarak sâlimen ebed yoluna devam edecektir.”

Ölüm hendeğinin atlanmasıyla berzah âlemine geçiliyor ve ebed yolculuğuna devam ediliyor. Yani, berzah safhasından sonraki, “diriliş, mahşer, mizan, sırat” safhaları da sâlimen geçilerek, inşallah, ebedî saadet mahalli olan cennete varılacaktır.

Zaten, “ölüm” ruhun bedenden ayrılmasıyla dünyadan kabre göçmenin, Ba’s, yani diriliş de kabirden mahşere çıkmanın ismidir.

Ruh aynı ruhtur. Fakat onun ebediyet yolculuğunun her bir safhası ayrı bir isimle yâd ediliyor.

“Maahaza her vakit 'Fenaya hazır ol.' emrini intizar eden zâil ve bekasız maddîyatta, şu hıfz ve muhafaza düsturu beka ile çok münasebetdar olan ruh ve manada da câridir.”

Madde âlemi her an fenaya, yani fani olmaya hazır halde iken, Allah’ın hıfz ve muhafazasıyla vazifesini tamamlayıncaya kadar varlığını sürdürüyor.

Bu hıfz ve muhafaza ruhta daha ziyade caridir. Zira ruh, mahiyeti itibariyle, baki olduğu gibi, insan ruhunun iman, fazilet, takva gibi üstün vasıfları da ebedî âlemle yakından alâkadardır.

Dipnotlar:

(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Şemme.
(2) bk. Buharî, Rikâk 5.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.036
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ramazan çalışan

“Maahaza her vakit 'Fenaya hazır ol.' emrini intizar eden zâil ve bekasız maddîyatta, şu hıfz ve muhafaza düsturu beka ile çok münasebetdar olan ruh ve manada da câridir.” Bu parağrafta geçen "şu hıfz ve muhafaza düsturu beka ile çok münasebetdar olan ruh ve manada da câridir.” cümlesi bize 26.lem'a da geçen "Yani benim kalbim bütün kuvvetiyle beka istediği halde" ifadesini hatırlattığı gibi, " “Maahaza her vakit 'Fenaya hazır ol.' emrini intizar eden zâil ve bekasız maddîyatta" cümlesi de, "hikmeti  İlahiye, cesedimin harabiyetini iktiza ediyor." Cümlesini hatırlatıyor.
 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...