"Mecma-ı enbiya olan Mescid-i Aksâ'ya gönderip, enbiyalarla görüştürüp, bütün enbiyaların usul-ü dinlerine vâris-i mutlak olduğunu gösterdikten sonra ta Kab-ı Kavseyne kadar mülk ve melekutunda gezdirdi." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Lügat manasıyla usul-ü din; dinin temel hükümleri, ana meseleleri demektir.
Istılahta ise “ilm-i kelam” manasında kullanılır. Bu ilmin konusu Allah'ın varlığını ve birliğini aklî deliller ile ispat etmektir.
Bütün peygamberlerin ortak davası, insanlara Allah’ı tanıtmak ve ibadet görevlerini nasıl yerine getireceklerini öğretmektir. Her peygamber bu ilahi davanın bir varisidir. Ancak, hepsinin verasetleri belli bir zamanla yahut belli bir kavmin irşadıyla sınırlı olduğu halde, Peygamber Efendimiz (asm)'in veraseti mutlaktır. Yani hiçbir kayıt altına girmeksizin ta kıyamete kadar bütün insanlık âlemine dinin tebliğ görevi ona (asm) verilmiştir.
İşte bütün peygamberler kendilerinin sınırlı vazifelerini mutlak ve mükemmel olarak yapmakla görevli o en büyük peygamberi, o en mümtaz yolculuğuna çıkarken uğurlamak maksadıyla Mescid-i Aksa’da ruhen temessül etmişler, Allah Resülü (asm.) de onları selamlamış ve kendilerine iki rekât namaz kıldırarak mi’rac yolculuğuna çıkmıştır.
Bu yolculuğu haber veren bir hadis-i şerifin bir bölümünde şöyle buyrulmuştur:
"Mescitte diğer peygamberlerin ruhları temessül etti. Bize selam verdiler. Ben de selamlarına karşılık verdim. Cebrail bana, 'Öne geç ve nebilere iki rekât namaz kıldır.' dedi. Ben de imam olup namazı kıldırdım. …" (bk. Buhari, Menakbu’l-Ensar, 42; İbn Hacer, Fethu’l-bari, 7/201, 210.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü