Mi’racın kelime ve ıstilahî manası nedir; özet bir bilgi alabilir miyiz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Mi’racın kelime manası “uruc (yükselme) aleti, asansör” demektir. Üstad Hazretleri ağacın kökünden ta en yüksekteki yaprağa kadar suyun ulaştırılmasını anlatırken “manevi asansörler” tabirini kullanır.

Istılah manasıyla "mi’rac" “Resûllulah Efendimiz’in (asm.) rü’yetullaha mazhar olma yolculuğu”nun unvanıdır. Bu yolculuk iki safhada gerçekleşmiştir. Birinci safha, Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya (Beytü’l-Makdis) gelmesidir; bu yolculuğa “isra” denilir. Bu safha Burak denilen semavi bir binitle gerçekleşmiştir.

İkinci safha ise, Mescid-i Aksa’dan manevi bir asansörle yedi kat semayı geçmesi, daha sonra, cennet ve cehennemi görüp, sidretü’l-müntehâya ulaşması ve burada Hz. Cebrail’i de geri bırakarak Refref denilen manevi bir binekle Allah’ın huzuruna varması ve rü’yete mazhar olmasıdır.

Mi’rac mucizesi, hicretten on sekiz ay önce, Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Kadir gecesinin de Ramazan’ın 27. gecesi olması çok önemli bir tevafuktur ve Üstad Bediüzzaman Hazretleri: “Mi’rac Gecesi ikinci bir Kadir Gecesi hükmündedir.” sözleriyle, bu gecenin Kadir Gecesi'nden sonra en değerli bir gece olduğunu belirtmiştir.

Mi’rac Risalesinin “Hakikat-ı Mi’rac” bahsinde izah edildiği gibi, mi’racta esas olan, Hz. Peygamber (asm.)’in manevi terakkisidir.

Bununla ilgili olarak bir misal verelim:

Allah Resûlü (asm.) yerde iken de Allah’ı “Semavat ve arzın Rabbi” olarak biliyordu. Ama ışığın Güneş ile dünya arasındaki yüz elli milyon kilometreye yakın mesafeyi sekiz dakikada aldığı göz önünde bulundurarak, henüz ışığı dünyamıza ulaşmamış yıldızlar bulunduğunu düşünürsek, sema âleminin ne kadar geniş olduğunu hayal âlemimizde bir derece canlandırabiliriz. Allah Resulünün (asm.) bu muhteşem âlemi bütün tabakalarıyla geçmesinden sonra Allah’ın “semavat ve arzın Rabbi” olduğuna dair imanında akıl almaz derecede bir inkişaf olduğu muhakkaktır. Sema âlemine, kürsiyi, arşı, cennet ve cehennemi eklediğimizde bu yüksek makamlarda ve bu sonsuz menzillerde seyahat eden bir ruhun kazandığı marifetin ne kadar ileri bir noktaya vardığını hayal etmemiz bile mümkün değildir.

Demek oluyor ki, Cenâb-ı Hak, o en sevgili kulunu rü’yetine mazhar kılmakla şereflendirmek dilediğinde, onu (asm) böyle bir terakki ve tekâmül yolculuğuna çıkardı.

Mi’racda esas olan, Cenâb-ı Hakk’ı görmek için belli bir mekâna gitmek değil, bütün mekânları ve makamları geride bırakan ulvi bir mertebeye çıkarak, onun rü’yetine mazhar olmaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 6.821
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...