"Mehdî" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Mehdi; yol gösteren ve hidayete vesile olan demektir.
Mehdi; “Kendisine hidayet edilen, Allah tarafından yol gösterilen, hususi bir tarzda Allah’ın hidayetine nâil olan” manasında kullanılır.
Mehdî, insanlar imandan uzaklaştıklarında onları tekrar imana getirmek için yol gösterici olarak Hz. Peygamber (a.s.m.) tarafından geleceği haber verilen kişidir.
Mehdi, Resulullah Efendimizin (sav.) neslinden gelecek, İslam âlemi içinde bulunacak, iman hakikatlerinin ve sünneti seniyyenin ihyasına çalışacaktır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Mehdi benim neslimdendir. Fatıma’nın evlatlarındandır.” (Ebu Davud, Mehdî, 1; İbn Mace, Fiten, 34)
Bu tarif çerçevesinde, geçmiş büyük zatlardan Abdülkadir Geylâni, Ahmed er Rüfai, Ahmed Bedevi, İbram-i Dusuki, Seyyid Ahmed-üs Sünusî, Seyyid Ebulhasen-i Şazelî, ve Şah-ı Nakşibendî gibi maneviyat âleminin sultanları, milyonlarca insanın hidayetine vesile olmuşlardır.
Resul-i Ekrem Efendimizin (sav.) haber verdiği ahir zamanda gelecek ve evlad-ı Resûl’den olacak olan Mehdi-i Azam, manevi mücahedesiyle kıyamete kadar gelecek insanların irşadına vesile olacak, ehl-i dalalete ve zalimlere karşı metin bir irade ve büyük bir sabır ile mücadele edecek ve davasında biiznillah muvaffak olacaktır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Kıyametin kopmasına bir gün bile kalsa, Allah o günü uzatacak, ehl-i beytimden insanların hidayetine vesile olacak olan o Mehdi’yi gönderecektir.” (Ebu Davud, Mehdi 1; Tirmizî, Fiten 52)
“Cenab-ı Hak kemal-i rahmetinden, şeriat-ı İslâmiyenin ebediyetine bir eser-i himayet olarak, her bir fesad-ı ümmet zamanında bir muslih veya bir müceddid veya bir halife-i zîşan veya bir kutb-u a’zam veya bir mürşid-i ekmel veyahud bir nevi Mehdi hükmünde mübarek zâtları göndermiş; fesadı izale edip, milleti ıslah etmiş; Din-i Ahmedîyi (A.S.M.) muhafaza etmiş. Madem âdeti öyle cereyan ediyor,”
“… âhir zamanın en büyük fesadı zamanında; elbette en büyük bir müçtehid, hem en büyük bir müceddid, hem hâkim, hem mehdi, hem mürşid, hem kutb-u a’zam olarak bir zât-ı nuranîyi gönderecek ve o zât da Ehl-i Beyt-i Nebevîden olacaktır.” (Mektubat)
Hz. Mehdi’den evvel yeryüzü zulüm ve ahlaksızlıkla dolduğu halde, O’nun zamanında adalet, huzur ve saadet hâkim olacaktır. Malumdur ki, peygamber olan bir zat tebliğ vazifesini gizleyemez. Onu ilân etmekle mükelleftir, zira onların sıfatlarından biri de tebliğdir. Hz. Mehdi ise, mehdiyetini ilana memur değildir. O sadece irşat vazifesini ifa etmekle mükelleftir. İmam-ı Şarani’nin de ifade ettiği gibi, “Mehdi-i Azam Kur’an’a, imana ve âlem-i İslâm’a yaptığı icraatlardan ve hizmetlerinden tanınacaktır.”
Ahir zamanda gelecek olan Mehdi-i Azam, selefdeki mürşitlerin ve mücedditlerin hakiki bir vârisidir. Bir Arap şiirinde denildiği gibi, ‘Bütün âlemi bir şahsiyette toplamak Cenab-ı Hakk’a zor gelmez.”
İşte bu hal, ahir zamanda gelecek olan o zatta tecelli edecektir.
Bediüzzaman Hazretleri, Mehdi-i Azam’ın vazifesini de şöyle ifade eder:
“Mehdi’nin cem’iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid’akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyet’te risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem’iyetinin mu’cizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.” (Mektubat)
“Nifak perdesi altında, risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan namında müdhiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i kemalin başına geçecek….bir zât-ı nuranî, o Süfyan’ın şahs-ı manevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır.”
Bu ifadelerden Mehdinin asıl hizmetinin ve fütuhatının manevi kılıç tabir edilen ilim ile hikmet ile tebliğ ile irşat ile olacağı açıkça anlaşılmaktadır.
Her asırda büyük mehdinin vazifesini görecek mehdi-misal zatlar geldiği gibi ahir zamanda da mehdi-i azam gelecek ve en büyük bir tecdit hareketinde bulunacaktır. Ahir zamanda gelecek Mehdi-i Azam ise Habib-i Kibriya Efendimizin (sav.) evladından bir zattır. Ahir zaman fitnesinin en dehşetli olduğu bir zamanda bu ümmetin imdadına koşacak ve onların hidayetlerine vesile olacaktır. Bu hususta pek çok hadis-i şerif vardır. Ahir zamanda gelecek Ahir zamanda gelecek Mehdi, Resul-i Ekrem Efendimizin (sav.) evladındandır.
Tarihte bazı kişiler için bu unvan kullanılmıştır. Meselâ Emevîler’den Ömer bin Abdülaziz tam bir müceddid olarak biliniyor ve bu kelime kendisi için kullanılıyordu. Abbâsî halifelerinden en-Nâsir için de kullanılmıştır. Ancak rivâyetlere göre Ahir zaman Mehdisi, diğer mehdiler arasında en büyüğü olacaktır.
Mehdi, Al-i Beyt’ten lider bir şahsiyet olup, fitnelerin en dehşetli zamanında zuhur edecek, Deccala karşı mücadele edecektir.
Ehl-i küfrün Firavun, Nemrut, Mao, Lenin gibi liderleri olduğu gibi, ehl-i imanın da liderleri olması gayet tabiidir. İslâm âleminde zuhur eden Abdülkadir Geylani, İmam Gazali, İmam Rabbani gibi zatlar lider şahsiyetlerdir. Ümmet, böyle zatların etrafında toplanmış, kenetlenmiş ve birliğini muhafaza etmiştir.
İşte Mehdi, ahir zamanın o en dehşetli zamanında, ne yapacağını bilmez hale gelen ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak, İslâmî hizmetlerin geniş kitlelere ulaşmasına vesile olacaktır.
- Kâfirleri yok ederek bütün yanlışları bir anda düzeltecek bir Mehdi anlayışı gerçeğe aykırıdır ve hayal ürünüdür. Zira sebepler dünyasında yaşadığımızdan, Mehdi de bu sebeplere müracaatla iş yapacaktır. Hz. Peygambere (asm) verilmeyen bir yetkinin, O’nun ümmetinden bir zata verilmeyeceği açıktır.
Hz. Peygamber (asm), 23 yıllık risalet döneminde her türlü engelle karşılaşmış, bu engelleri, sebeplere müracaatla aşmıştır. Uhud’da sipere girmesi, iki zırh giymesi, Hendek muharebesinde bizzat hendek kazması, Hudeybiye’de o ağır maddelere rağmen barış imzalaması buna delildir. İşte, Mehdi de küfre karşı mücadelesini sebepler dairesinde yapacaktır. Bu cümleden olarak, eserler yazacak, talebeler yetiştirecek, irşat sistemini kuracak ve onun manevî mücahedesi vefatından sonra da bir şahs-ı manevî halinde devam edecektir.
Mehdi meselesi asırlardan beri herkesin hayalinde dolaşmakta ve Mehdi’nin gelmesi merakla beklenmektedir. Geçmişte olduğu gibi, günümüzde de mehdilik iddiasında bulunanlar olmuştur. Bazı kişiler tabi oldukları veya aşırı hüsn-ü zan besledikleri zatları mehdi ilan etmektedirler.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü