"Mesleklerinin içyüzünü görememişler. Hem, hakikat-i meslekleri ve mesleklerinin lâzımı..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, onlar mesleklerinin içyüzünü görememişler. Hem, hakikat-i meslekleri ve mesleklerinin lâzımı ve muktezası odur ki, yazılmış herbir muhalin ucunda beyan edilen o çirkin ve müstekreh ve gayr-ı mâkul (HAŞİYE) hülâsa-i mezhepleri ve mesleklerinin lâzımı ve zarurî muktezası olduğunu gayet bedihî ve kat'î burhanlarla, şüphesi olanlara tafsilen beyan ve ispat etmeye hazırım."

"Bu risalenin sebeb-i telifi, gayet mütecavizâne ve gayet çirkin bir tarzla, hakaik-i imaniyeyi tezyif edip, bozulmuş aklı yetişmediği şeye hurafe deyip, dinsizliği tabiata bağlayarak, Kur'ân'a hücum edilmesidir. O hücum ise şiddetli bir hiddeti kalbe verdi ki, şiddetli ve galiz tokatları o mülhidlere ve haktan yüz çeviren bâtıl mezheplilere yedirdi. Yoksa, Risale-i Nur'un mesleği, nezihâne ve nazikâne ve kavl-i leyyindir."(1)

Üstad Hazretleri burada küfür ve şirkin ne kadar akıldan ve mantıktan uzak, saçma ve hurafe fikirler ihtiva ettiğini beyan ediyor. “İspat etmeye hazırım” dediği de bu manadır. Yani, küfür ve şirk mesleklerinin ne kadar akıl dışı ve mantıksız olduğunu kat’i ve zahir deliller ile ispat etmeye hazırım, diyor. Nitekim bahsin devamında da küfür ve şirkin son sığınağı olan tabiat ve tesadüf fikirlerini kat’i ve mantıki deliller ile ispat ediyor. O mesleklerin hakiki yüzünü ortaya koyarak küfre derin bir darbe vuruyor.

"Elhasıl, şu eczahane-i kübrâ-yı âlemde, Hakîm-i Ezelînin mizan-ı kazâ ve kaderiyle alınan mevâdd-ı hayatiye, hadsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilim ve herşeye şâmil bir irade ile vücut bulabilir. 'Kör, sağır, hudutsuz, sel gibi akan küllî anasır ve tabâyi ve esbabın işidir.' diyen bedbaht, 'O tiryak-ı acip, kendi kendine, şişelerin devrilmesinden çıkıp olmuştur.' diyen divane bir hezeyancı, sarhoş bulunan bir ahmaktan daha ziyade ahmaktır. Evet, o küfür ahmakane, sarhoşâne, divanece bir hezeyandır."(2)

Hezeyancı sarhoş, ahmak, muzaaf eşek, hayvandan daha aşağı gibi tabirler bu dinsizlik mesleğinin iç yüzüne işaret eden tabirlerdir ve bunu ispata hazırım diyerek iman ve tevhid mesleğinin ne denli makul ve lazım olduğunu da ilan etmiş oluyor.

Nitekim bu Yirmi Üçüncü Lem’a baştan sona bu iddianın ispatından ibarettir. Haşiyede ise Risale-i Nurların ekseriyetle yumuşak bir üslup kullanmasına rağmen, neden burada sert bir üslubu tercih ettiğinin sebebi izah ediliyor.

Dipnotlar:

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Üçüncü Lem'a (Tabiat Risalesi).
(2) bk. a.g.e.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ciddeli
Acizane anladığım şudur: Bu risale, muhtasar olduğu, tüm muhaliyetleri anlatılmadığı, şüphesi olanlara ise mezheplerindeki hülasalarında bulunan tüm muhalleri tafsilen göstermeye ve anlatmaya hazır olduğunu beyan ediyor. Gerçekten de ilim ehli ile tartışmalarda ince ve farklı nüanslar ortaya çıkıyor ve mezkur tespit ve misaller dışında ifadeler gerekebiliyor. Belki diğer risalelerdeki muhallerin de söylenmesi icap ediyor.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...