"Nazar mesele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanıyla tartılmaz; ona inse katılaşır, çirkinleşir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Nazar mesele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanıyla tartılmaz; ona inse katılaşır, çirkinleşir."
"Meselâ, toprak altında bir çekirdek; havada ondan çiçekli bir sümbül var. Âlem-i turabda nazar, çekirdeğe dikkat etse, ince esasatı görür. Hava âlemindeki müzehher sümbülü onlara irca ile izah edemez. Çekirdek içine sıkıştıramaz. İşte zevk burada bakar, nazar orada... Rüyet değişir. Bîçare hakikatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur."(1)
Bu mevzudan anlaşılabilecek mana şöyle olabilir:
Ehl-i tarikatin kalp gözüyle müşahede edip zevk aldıkları hakikatleri, zahir nazarla yani ilim gözüyle bakan zahir uleması veya bilim adamları göremez ve görememişler. Hatta bu noktada tasavvuf ehlini ciddi anlamda tenkit etmişlerdir.
Mesela, Üstadımız “Burada elhamdülillah dersin, ahirette elhamdülillah yersin.” diyor. Buradan anlaşılacağı gibi, yapılan ibadetler zikir ve tesbihler ahiret meyveleri şeklini alıyor. Kalpleri hüşyar olan Allah'ın veli kulları bu manzaraları zevkle de müşahede ediyorlar. Bu manalara insan inansa da müşahede ehli gibi zevk ve lezzet alamaz hatta inkar bile edebilir.
Bir kısım büyük evliyanın (şahı Geylani gibi) alemi misal, alemi ervah ve alemi berzahta müşahedeleri olduğu gibi ta arşa kadar kalp gözüyle nazar edebildiklerini üstadımız söylüyor. Bu müşahedeler maddi göz ile görülmez. Onun için zavallı ve biçare zahir uleması bu kıymetli hakikatleri gereği gibi takdir edememiştir. Bunlar hâli, vicdani ve zevkidir, nazari değillerdir.
(1) bk. İşârât, Misleyn telâkki edilen zıddeyn.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Bîçare hakikatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur." Son cümlenin konuyla bağlantısı nedir?
Çekirdek ile çekirdekten çıkan sümbül sanat olarak ikisi de harikadır ama ikisine bakış farklıdır. Çekirdeğe bakarken ince ve derin bir nazar ile bakmak gerekirken çünkü latif manalar latif nazarlar ile anlaşılabilir.
Sümbüle bakarken göz zevki ile bakarız gözün bakışı ile çekirdeğe baksak bir şey anlaşılmaz hatta göz çekirdeği çirkin bile görebilir. Bu sebeple zevk ile nazar arasında çok fark var. Zevk dış görünüşe biçime ve estetik değerlere meftun iken nazar mana ve hikmete aşıktır.
Zevk ve estetik bakışı ile bakıldığında çekirdek ile sümbül arasında bir bağ kuramaz. Hatta sümbülü o çekirdeğe yakıştırmaz arasında ki bağı inkara kalkışır. Bu kadar güzel bir çiçeğin kemik gibi bir çekirdek içinden geldiğini kabul etmez.
Hakikatler ile mübelliğler (tebliğ edenler) arasında da benzer bir ilişki vardır. Çok yüksek bir hakikati kıymetsiz ellerde kıymetsiz görmek çok parlak değerleri sönük adamların elinde sönük görmek gibi. Tebliğ edenler çekirdek tebliğ edilen yüksek ve parlak hakikatler ise sümbül oluyor ikisine bakarken doğru açılardan doğru ölçüler ile bakmak gerekiyor yoksa bîçare hakikatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.