"Müellifin, yalnız Kur’an-ı Hakîmi kendine üstad edinmiş olması..." Diğer müellifler için de geçerli değil mi bu? Kur'an herkes için üstad değil mi?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, yirminci asırda küllî ve umumi bir rehberlik vazifesini görecek Kur’ânî bir eserin müellifinin, şu hususiyetleri haiz olmasını esas ittihaz ettik. Bu hâsiyetlerin de tamamıyla Risale-i Nur’da ve müellifi Bediüzzaman Said Nursi’de mevcut olduğunu gördük. Şöyle ki:"
"Birincisi: Müellifin, yalnız Kur’ân-ı Hakîmi kendine üstad edinmiş olması..." (Sözler, Konferans.)
Diğer müellifler, bilhassa bazı tefsir âlimleri ya yaşadığı asrın ruhundan ya bulunduğu toplumun kültüründen ya felsefeden ya da meslek ve meşrebinin tesirinde kalarak Kur’an’a bakmışlar. Bu yüzden müfessirlerin bazıları Kur’an’ın semavî tazeliğini olduğu gibi eserlerine aktaramamışlar. Bunun tarihte misalleri çoktur.
Kur’an, sahabe ve tabiin döneminde çok iyi anlaşılıyordu ve tam bir rehberdi. Araplar kapalı bir toplum olduğu için, zihinleri ve anlayışları bakirdi, gözlerini sadece Kur'an da açtılar ve bütün akıl ve hissiyatı ile ona yapıştılar. Kur’an onlar için her hususta tam bir rehberdi, modeldi. Ama daha sonra İslam’ın fetihler ile genişleyip büyümesi, farklı kavim ve örflerin İslam’a girmesi ve Yunan felsefesinin Arapçaya tercüme edilmesi neticesinde, o eski anlayış gitti ve zihinler müşevveş bir hâl aldı.
Artık Kur’an sahabe ve tabiin dönemindeki gibi tam anlaşılamıyordu; zihinler dağıldığı için Kur’an mana itibari ile kapanmış, mü’minlerin itikadı tahkikten taklide dönmüştü. Bu taklit ve gabavet marazına, İslam âlimleri çok çareler ve usuller aramışlar, ama tam manası ile başarılı olamadıkları için tasavvuf ve tarîkat cereyanı başlamıştır. Bu taklit sürecinde birçok zihin ve beyin Yunan felsefesinden medet umarak o mesleğe girmişlerdir. Bunun neticesinde Mutezile mezhebi ortaya çıkmıştır.
Ekseri müceddidlerin eli ile te’lif edilen manevî tefsirler, sahabe anlayışına en yakın tefsirlerdir. Bu yüzden manevî tefsirlerin Kur’an’ı üstad edinmeleri ile diğerlerinin üstad edinmeleri arasında fark vardır. “Müellifin, yalnız Kur’ân-ı Hakîmi kendine üstad edinmiş olması” ifadesi bu farka işaret etmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Diğer müellifler, bilhassa bazı tefsir âlimleri ya yaşadığı asrın ruhundan ya bulunduğu toplumun kültüründen ya felsefeden ya da meslek ve meşrebinin tesirinde kalarak Kur’an’a bakmışlar.
Kur'anı üstad edilme olayı sadece Bediüzzamana(rh) me ayit bir durum... imam Gazali, imam Rabbani,Mevlana(r.anhum) gibi zatların çağlarına ışık tuttukları ortada bir durum... onların bazı görüşlerinden etkilenmeleri şöyle dursun bu gibi büyük zatlar çağlarını etkilemişler, etkilenen değil etkileyenler olmuşlar... imam Gazali(r.a) adeta dönem açmış dönem kapatmış bir zât nasıl değerlendirelim...