Münazarat'ta geçen: "Bağdat tarrarları gibi olmayınız." cümlesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Suâl: İnşaallah, tâliimiz varsa biz de göreceğiz. Bize tevekkül kâfi değil midir?"
"Cevap: Bîçare tâliinize siz de yardım etmelisiniz. Bağdat tarrarları gibi olmayınız. Sizin atâlet bahanesi olan şu teşebbüssüz tevekkülünüz, nizâm-ı esbâbı reddettiğinden, kâinatı tanzîm eden meşîete karşı temerrüd demektir. Şu tevekkül döner, nefsini nakzeder."(1)
İnsan çok çeşitli arzulara sahiptir. İçinde bulunduğu zaman dilimini taşarak o nimetlere bir an önce sahip olmak ümidi ile aceleci davranır.
Ayetin ifadesi ile "İnsan aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır." (Enbiya, 21/37) Oysa acelecilik fıtrî bir zaaf olarak kabul edilir. Çünkü acelecilik sıhhatli düşünmeye engeldir. Halbuki sağlıklı ve serinkanlı düşünemeyenler hedeflerine ulaşamaz ve çoğu kez de başladıkları noktaya tekrar dönerler.
Acelecilik, Allah'ın kâinatta uyguladığı en umumî sünneti olan tedrici hareket ilkesine de aykırıdır.
"Nasıl ki bir ekmeğin vücudu, tarla, harman, değirmen, fırına terettüp eder. Öyle de tertib-i eşyada bir teennî-i hikmet vardır. Hırs sebebiyle, teennî ile hareket etmediği için, o tertipli eşyadaki mânevî basamakları müraat etmez; ya atlar, düşer veyahut bir basamağı noksan bırakır, maksada çıkamaz."(2)
Yukarıdaki cümlelerden de anlaşıldığı gibi, Allah (c.c) dünyadaki işlerin çoğunu belirli sebepler altında ve sırasıyla yaratmaktadır. Bunda insana yönelik önemli bir ders de vardır. Teenni ve dikkatle hareket etmeyenler, işlerin gerçekleşmesindeki sıralamayı ihmal ederler.
Bağdat tarrarları, Bağdat'ın yankesicilerine verilen isimdir. Aslında tarrar beleşten ve kolaydan geçinen, tembel ve asalak anlamlarında geniş bir mana yelpazesine sahiptir. Evet, yankesicilerin de en büyük emeli zenginlik ve mala kolaydan ve zahmetsiz kavuşmaktır. Ama bu amaca gitmek için kullandıkları vesile ise yankesiciliktir. Bu yol hem haram hem de kainatın fıtri esaslarına aykırıdır. Zenginliğin ve refahın doğru yolu, kâinattaki sünnetullah denilen esasa muvafık hareket etmek ve şeriatın men ettiği gayrimeşru yollardan uzak durmaktır.
Hem de tevekkül zatında güzel iken, onun görünüşte benzeri olan tembellik çirkindir. Üstadımız muhatablarına "siz de üzerinize düşeni yapın ki, gelecek nesil neticeye kolay ulaşsın. Tembelliği tevekkül olarak görmeyiniz. Tevekkül, üzerine düşeni yaptıktan sonra, Allah'a itimat etmek ve verdiğine kanaat etmektir." dersini vermiş oluyor.
Dipnotlar:
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
(2) bk. Mektubat, Yirmi İkinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"Şu tevekkül döner, nefsini nakzeder" Son cümleyi açıklar mısınız?
“Şu tevekkül (tembellik anlamındaki tevekkül) döner, nefsini nakzeder”, yalancı çıkarır. Yani, “Hayır ben tevekkül değil, tembelliğim” der ve tembelliğin neticeside hüsrandır.
Yanlış tevekkül anlayışı insanı yanıltır, hüsrana düşürür ve nefsini de yanıltmak anlamında nakzetmiş olur. İslam âlemini fakir hale düşüren sebeplerden birisi de tevekkülü yanlış anlamaktır.