"İki adam hem bellerine hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye birer bilet alıp girdiler..." Tevekkül eden ve etmeyenlerin durumlarını izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Tevekkül eden ve etmeyenin misâlleri, şu hikâyeye benzer:
Vaktiyle iki adam hem bellerine hem başlarına ağır yükler yüklenip, büyük bir sefineye bir bilet alıp girdiler. Birisi, girer girmez yükünü gemiye bırakıp, üstünde oturup, nezâret eder; diğeri hem ahmak hem mağrur olduğundan, yükünü yere bırakmıyor.
Ona denildi: "Ağır yükünü gemiye bırakıp rahat et."
O dedi: "Yok, ben bırakmayacağım. Belki zâyi olur. Ben kuvvetliyim. Malımı belimde ve başımda muhâfaza edeceğim."
Yine ona denildi: "Bizi ve sizi kaldıran şu emniyetli sefine-i sultaniye daha kuvvetlidir, daha ziyâde iyi muhâfaza eder. Belki başın döner, yükün ile beraber denize düşersin. Hem gittikçe kuvvetten düşersin. Şu bükülmüş belin, şu akılsız başın, gittikçe ağırlaşan şu yüklere tâkat getiremeyecek. Kaptan dahi, eğer seni bu halde görse ya divânedir diye seni tard edecek ya 'Hâindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihzâ ediyor, hapis edilsin.' diye emredecektir. Hem herkese maskara olursun. Çünkü ehl-i dikkat nazarında, zaafı gösteren tekebbürün ile, aczi gösteren gururun ile, riyâyı ve zilleti gösteren tasannuun ile, kendini halka mudhike yaptın; herkes sana gülüyorç" denildikten sonra, o bîçarenin aklı başına geldi, yükünü yere koydu, üstünde oturdu. "Oh! Allah senden razı olsun. Zahmetten, hapisten, maskaralıktan kurtuldum." dedi. (YSözler, 23. Söz, Birinci Mebhas, Üçüncü Nokta)
Bu temsildeki gemi şu içinde yaşadığımız dünyadır, belimize ve başımıza yüklenen ağır yükler ise insanın başına gelmesi muhtemel olan bela, musibet, hastalık, sıkıntı ve meşakkat gibi şeylerdir.
Tevekkül eden adamın yükünü gemiye bırakıp rahatlaması ise, Allah’a ve kadere teslim olup her hadisenin onun emir ve iradesi ile olduğunun bilinci ile manevi anlamda ferahlaması ve rahatlamasıdır. Mümin bilir ki her şeyin her hadisenin dizgini Allah’ın elindedir. O istemezse hiçbir bela ve sıkıntı ona isabet edemez, o isterse bela ve musibet gelse de baş göz üstüne der. Hadiselerin baskısı ve tazyiki altından kurutulur. Musibetin verdiği acı, binden bire düşer.
Tevekkül etmeyen adamın yükünü belinde taşıması ise, Allah'ı ve kaderi inkar edip her bir hadisenin her bir eşyanın tesadüfen hareket ettiğini düşünmesi ve her an başına bir belanın gelmesi kuvvetle muhtemel olmasından kaynaklı, her an bir korku ve endişe içinde olma halidir.
Muhtemel ki bir yıldız dünyaya çarpsın, muhtemel ki bugün bir mikrop bulaşıp beni hasta etsin, muhtemel ki bugün bir bela ve musibete maruz kalayım vs... Hep bu belirsizlik ve ihtimaller, tevekkül etmeyenin içini kemirip gücünü bitiriyor. Sürekli bir endişe bir korku bir baskı altında kalp ve ruhu büyük ızdırap ve acı içinde kalır.
Allah’ı ve kaderi inkâr edip her şeyi tesadüfe havale etmenin ahiretteki cezası ise, sonsuz azap ve ızdıraptır. “Kaptan dahi, eğer seni bu hâlde görse ya divânedir diye seni tard edecek ya 'Hâindir, gemimizi ittiham ediyor, bizimle istihzâ ediyor, hapis edilsin.' diye emredecektir.” cümlesi bu manaya işaret ediyor.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Risalalerde tevekkül konusu nasıl izah edilmektedir?
- "Kader" ve "tevekkül" arasındaki münasebeti anlatır mısınız?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah razı olsun.Konuyu açıklamanızdan istifade ettik.Cenab ı Hak Fahr-i Kainat efendimize sizi ve sevdiklerinizi komşu eylesin.Selam ve dua ile vesselam.
Hainlik, arkadan iş çevirip vurmakla olur. Burada yükünü gemiye bırakmamak var. Bu nasıl hainlik olur?
Hainin bir manası da kutsal sayılan şeylere, kavramlara kötülük eden kimse demektir.
Mesela anne ve baba bütün gayreti ile evladına bakar besler büyütür evlat belli bir yaşa ve güce gelince anne babayı tanımaz onlara hürmet etmez bu hainliktir.
Bir devlet bir memura iyi bir maaş verir imkanlar sunar ama memur vazifesini hakkıyla ifa etmez bu da hainliktir.
Allah bütün kainatı senin için yoktan var etsin bütün kainatı sana hizmet ettirsin sonra sen ona iman ile teslim olup tevekkül etme bu da hıyanettir hem de çok büyük bir hainliktir.
Hainin bir çok manası vardır arkadan iş çevirmek bunlardan bir tanesidir bunun dışında vefasızlık, nankörlük etmek gibi manaları da bulunuyor. Gemide onca tedbir alınıp onca ikram ve izzette bulunan gemi sahibine güvensizliği ifade eden tevekkülsüzlük ihanetin ve hainliğin en aşağısıdır zımni bir hakarettir.
Sadece kutsal değil, yapılan iyiliğe, ikrama güvenmemek de hainlik olur. Tabiki bu insanlar tarafından mahza iyilik, ikram olmalı, beklenti vs olmamalı