Mürcie ve Mücessime gibi dalalet fırkalarının mahiyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Mürcie: Reca kökünden gelen bir kelime olup ıstılahi manası, günahlar konusunda aşırı umutlu olma haline deniyor. Halbuki mümin, ümit ile korku arasında olmak gerekir, hak olan budur. Bu fırka, Ehl-i sünnet mezhebine muhalif ve dalâlet ehli olan bir fırkadır.
Bunların temel fikri, "nasıl küfür bütün iyi amelleri iptal edip hükümsüz bırakıyor ise, iman da işlenen küçük büyük bütün günahları silip ceza ve azaptan insanı kurtarır" diyorlar. Yani bunların vehmine göre büyük günahları işlemek iman ehli olan birisine zarar vermez.
Halbuki Müslümanların çoğunluğunu temsil eden Ehl-i sünnete göre, büyük günah işleyenin durumu, şayet bu günahın cezasını Allah affetmezse azap görebileceğidir. Ama bu günahkar mümin, sapkın Haricilerin de iddia ettiği gibi kâfir olarak cezalandırılmayacaklardır.
Özetle Haricilerin iddia ettiği "Büyük günah işleyen kâfir olur." fikri nasıl ifratsa, Mürcienin "Ehl-i iman birisine büyük günah zarar vermez." fikri de tefrittir. Hak olan Ehl-i sünnetin "büyük günah işleyenin günahkar bir mümin olduğunu, günahının cezasını eğer Allah affetmezse çekeceğini, ama kâfir olarak da cezalandırılmayacağı" fikridir.
Mücessime: Allah'ı İnsan biçiminde tasavvur edip, Allah’a şekil ve suret isnat eden bâtıl bir mezheptir.
Allah’ın mahlukata ait bir sıfat ile vasıflanması caiz değildir. Şayet Allah mahlukata ait bir sıfat ile tavsif edilmiş ise, bu tavsif mecaz ve teşbih ifade eder, yoksa zahiri ve hakiki manasını anlamak caiz olmaz. Nitekim Kur'an ve sünnette Allah mahlukatın sıfatı ile tavsif edilmiştir, ama Ehl-i sünnet alimleri bu tavsifi tevil ve tabir etmişlerdir. Zahiri manasını anlamamışlardır.
Mesela “yedullah” “arşa istiva etti” tabirleri buna misal olarak gösterilebilir. "Allah’ın elinin olması" ve "arşa oturmak" tabirleri müteşabihdir, bir kinayedir. "Yedullah" Allah’ın kudretine bir kinayedir; "Arşa istiva etti" tabiri de Allah’ın kainat üzerindeki hakimiyetine bir teşbihtir. Yoksa bu tabirleri zahiri üzerine anlamak ve öylece tatbik etmek “Onun benzeri yok” ayetine muhalif olacağı için küfür olur.
Kur'an ve sünnette geçen teşbih ve mecazi ifadeler zahiri üzerine anlaşılmaz. Bu gibi teşbih ve mecazi ifadeler Kur'an'ın aslına ve özüne uygun bir şekilde tevil ve tabir edilir. Bu bir Ehl-i sünnet kaidesidir. Tarihte bu şekil yapmayıp mecaz ve teşbihleri zahiri üzerine anlayan ve aynı ile tatbik eden Müşebbihe ve Mücessime gurupları çıkmıştır. Bunlar Allah’ı cisimleştirip Allah’ı mahlukata benzeterek İslam dairesinden huruç etmişlerdir. Bunlara benzememek için Ehl-i sünnetin bu kaidesini iyi özümseyip tatbik etmeliyiz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü