"Mürtedin hakk-ı hayatı yoktur." ifadesi Bediüzzaman'ın şahsi görüşü müdür, Kur’an'dan destekleyici ayetler var mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
Hak mezheplerin hepsi, dinden dönen, peygambere söven veya hakaret eden kişilerin öldürülmesi konusunda ittifak etmişlerdir.(1)
İrtidadın cezasının ölüm olduğu ayetlerde zımnen, hadislerde sarih olarak, icmada ise ittifak ile bildirilmiştir. Ehl-i sünnetin görüşü bu yöndedir.
"Kalbi imanla dolu olarak mutmain iken, dini inkâr etmeye mecbur bırakılıp da yalnız dilleriyle inkâr sözünü söyleyenler hariç, kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederek gönlünü inkâra açar, göğsüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthiş bir azap vardır." (Nahl, 16/106)
"Sana hürmetli ayı ve bu ayda savaşmanın hükmünü sorarlar. De ki: 'O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan engellemek, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyareti yasaklamak, o mescidin cemaatini yani Müslümanları oradan çıkarmak ise, Allah nazarında daha büyük günahtır. Dinden döndürmek için işkence, öldürmekten beterdir. Kâfirler, ellerinden gelse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri durmazlar. Sizden her kim dininden döner ve kâfirlikte devam ederek ölürse, işte onların dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gider. Bunlar cehennemlik olup orada ebedî kalacaklardır." (Bakara, 2/217)
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorludurlar. Allah yolunda mücahede eder ve bu hususta dil uzatan hiçbir kimsenin ayıplamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın öyle bir lütfudur ki dilediğine verir. Allah vâsi ve alîmdir (ihsanı boldur, her şeyi hakkıyla bilir)." (Maide, 5/54)
“İnandıktan sonra kâfir olan bir toplumu, Allah hiç yola getirir mi? Üstelik onlar o Elçi’nin doğru olduğuna şahit olmuşlar ve kendilerine açık belgeler de gelmiştir. Allah zalimler topluluğunu yola getirmez. Onlar var ya, onların cezası; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lanetidir. Sürekli o lanet içinde kalırlar. Sıkıntıları hafifletilmez; onlara göz de açtırılmaz. Olup bitenden sonra tövbe edip durumunu düzeltmiş olanlar başka. Çünkü Allah çok bağışlar ve ikramı boldur.” (Âl-i İmran, 3/86-89)
“Çöl Araplarından geride bırakılanlara de ki: 'Siz çok güçlü bir topluma karşı çağrılacak, onlarla savaşacaksınız veya teslim olacaklardır. Eğer emre boyun eğerseniz Allah size güzel bir karşılık verir. Bundan önce yüz çevirdiğiniz gibi yine yüz çevirirseniz, sizi acıklı bir azaba uğratacaktır.' ” (Fetih, 48/16)
Mürtede had uygulanmadan önce, tövbe edip İslam'a dönmesi telkin edilir. Fakat bunun ne şekilde uygulanacağı hakkında ihtilaf vardır. Âlimlerin ekserisinin görüşüne göre, üç defa tövbe etmesi istendikten sonra öldürülür.
Hz. Ömer (r.a), irtidad edenin üç gün hapsedilip tövbe etmeye çağrılması ve bu zaman zarfında yiyecek olarak suçluya ekmek verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Her ne olursa olsun cezayı vermek devlet idaresinin görevidir. Onlardan başkası bu cezayı veremez. Hz. Ali (r.a), bu müddeti bir ay olarak uygulamıştır.
Allah Resûlü (asm)'nün bu hassasiyeti, etrafındakilerde de aynı şekilde makes bulmuştur:
Yemame'den dönen birisine, Hz. Ömer (r.a) ciddî bir şeyin olup olmadığını sorar. Gelen zat, ciddî ve önemli bir şeyin olmadığını, sadece içlerinden birinin irtidat ettiğini söyler. Hz. Ömer (r.a) heyecanla yerinden doğrulur ve "Ona ne yaptınız?" diye sorar. Adam, "Öldürdük." deyince, Hz. Ömer (r.a) aynen Allah Resûlü (asm.) gibi bir iç geçirir ve adama hitaben; "Onu bir yere hapsedip bir müddet bekletmeli değil miydiniz?" der. Sonra da ellerini kaldırır ve Rabbine karşı şu niyazda bulunur:
"Allah'ım, kasem ederim bunlar bu işi yaparken ben yanlarında yoktum. Ve yine kasem ederim, duyduğum zaman da yaptıklarından hoşnut olmadım." (2)
Dipnotlar:
1) bk. Vehb’ez-Zuhaylî, el-Fıkh’ul-islâmî ve edilletuh, 3. bas. Dımaşk 1409/1989, VI/184, hadd’ur-riddeh.
2) bk. Muvatta, Akdiye, 58.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Ehlisünnet ekolünde Kur'an, Sünnet ve İcma hiyerarşisi vardır ve bunların hepsi ayet ve hadisler ile teyit edilmiştir. Bazı sapkın bidat mezheplerinin iddia ettiği gibi ayetten başka delil tanımam düşüncesi Kur'ani değildir. İcma ümmetin kolektif aklıdır ve ayet ve hadisleri anlama ve üzerinde ittifak etme konusunda bir delil bir mehazdır. "Ümmetimin alimleri batılda birleşmez" hadisi de bu inceliğe işaret ediyor. Hem ayetin zahiri ve sarih manasından başka remzi, işari, tazammum, telazum gibi bir çok manaları ve hükümleri bulunuyor. Sadece zahiri manasına bakıp bu manaları kabul etmemek doğru değildir.
Şeriatta mürtedin hakkı hayatı yoktur deniliyor.Fakat muslumanken ateist olup daha sonra tekrar İslamiyet'e dönen çok insan oluyor. Bu hüküm bunlar için geçerli olmuyor mu?
Günümüzde şeriat kanunları tatbik edilmediği için yani İslam hukuku cari olmadığı için mürtedin cezalandırılması söz konusu değildir. Dolayısı ile inkar edip tekrar dine dönenlerin olması gayet normal bir durumdur.
Mürted, İslam dininden çıkmış kişiye denir. İslam dini ise, dinlerin en ulvisi ve en mükemmelidir. Dinlerin en mükemmelini terk eden adam, artık başka dinleri ve kanunları tanımaz ve onların terbiyesine girmez ve tam bir anarşist olur. Bu da cemiyet için büyük bir tehlikedir. Nasıl kangren olan bir uzuv vücudun bütününe zarar vermemesi için kesilip atılır ise, yağ gibi bozulup zehir olan bir mürted de hayat-ı içtimaiyeye zarar vermemesi için idam edilir.
Ama bu idamı tatbik edecek bir İslam devleti bulunmuyor.
Yani İslami devlet olsaydı bu ateistken müslüman olanlara da had cezası uygulanacak miydi? eğer uygulansa bu adamların tövbesi samimi olmuyor o zaman bu adamlara bişey anlatmak vakit kaybı mi oluyor sizin dediginize göre ?