"Müslüman İsevîler" ne demektir?

Soru Detayı

- Bunlar kimler olabilir, özellikleri nelerdir? Bu mefhum, iki dinli manasında mıdır; neden böyle bir ifade kullanıyorsunuz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Öncelikle şunu ifade edelim, bu ifade bizim değil, Üstadımızın bir ifadesidir. Bu ifade Risale-i Nur'da şu şekilde geçmektedir:

“Hem âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesât-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve ‘Müslüman İsevîleri’ ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak, beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracak.”(1)

‘Müslüman İsevîleri’ tabiri, iki dinli bir anlayışı değil, Hıristiyan âleminin peyderpey İslam’a girmelerine ve içtimaî inkılaplara, hurafelerinden ve tahrifatlarından arınmalarına işaret ve temsil eden hususi bir mefhumdur. Hıristiyanlığın arınması ve tasaffi etmesi, başta teslisin tevhide teslim olmasıdır. Bunu temsil edenlere de "İsevî Müslümanlar" deniyor. İslamiyet, bu buluşmada elbette ki metbuiyet makamındadır; referans noktasıdır.

Risale-i Nur'un yüzlerce yerinde, tek din İslam manası açık bir şekilde ortada dururken, böyle müphem birkaç kelime ve mefhum üzerinde Üstad'a ve Risale-i Nur'a hücum etmek, insafsızlıktır.

Hıristiyan âleminde fen ve teknik sahasında hızlı bir terakki olduğu için, insanlar artık ondaki hurafeleri kabul edemez bir hâle gelmiştir. Protestanlık mezhebi bunun en büyük ispatıdır. Hıristiyanlık din olarak tasaffi ede ede en sonunda İslam’a teslim olacaktır. Zira Hıristiyanlık tarihî seyri içinde bu tasaffi devrelerini birkaç defa yaşadı. Katı ve mutaassıp Katolik mezhebine karşı Protestanlık mezhebi huruç ederek birtakım hurafe ve dogma inançları parçaladı. Aydınlanma döneminin de tesiri ile Hıristiyanlık hızlı bir şekilde din olarak tevhide doğru gidiyor. Avrupa medeniyetinin maddî ve manevî terakkisi sayesinde hak ve kâmil olan İslam’a yaklaşıyor. Nitekim birçok fikir ve ilim adamı Hıristiyan İslam ile müşerref oluyor.

"İsevîlik şahs-ı manevîsi" dindar ve demokrat Hıristiyanlardır. Dinsizlik hareketine karşı yani komünizme karşı İslam ile Hıristiyanlık âlemi ittifak etmişlerdir. Dünyanın iki blok olduğu dönemde, bir tarafta dinsizliğin başını Rusya çekiyordu, diğer tarafta dinsiz olan komünizme karşı Amerika başı çekiyordu. Amerika o dönemlerde Rus ve komünizm tehlikesine karşı İslam ülkelerine de çok yardımlarda bulunmuştur. Hatta bu tehlikeye karşı NATO paktını kurmuşlardır. Bütün bunlar İslam âlemi ile Hıristiyan âleminin ittifak içinde dinsizliğe karşı mücadele ettiğinin bir vesikası hükmündedir.

Bizim kanaatimize göre İsevîlik, tasaffi ederek İslam dinine giren veya girecek olan Hıristiyan cereyanı iken, Hıristiyanlık ise eski tahrif edilmiş dinine mutaassıbâne bir şekilde bağlı kalanlardır. Bütün Hıristiyan âleminin Müslüman olması mümkün olmayacağına göre, böyle bir tasnifi yapabiliriz. Yine de ismen ve kesin ifadelerle bu "şu cemaattir" demek zor, ama Avrupa ve Amerika'da bu mânaya hizmet eden birçok dernek ve sivil toplum kuruluşlarının olduğu biliniyor. Tabiî bu kuruluşlar "Biz İslam adına hizmet ediyoruz" demiyorlar.

"İsevî cemaati" tabiri, burada dinsizlik ve komünizm ile mücadele eden dindar Hıristiyanlara işaret ediyor. Ama bu dindar Hıristiyanlar, aynı zamanda İslam hakikatlerine yaklaşma çabası gösteren ve Hıristiyanlığın batıl itikatlarından sıyrılıp hakiki tevhid inancı olan İslam’a girmeye hazırlanan geniş bir kitleyi temsil ediyor. Tabi bu bir hareket ve süreçtir, olgunlaşması ve meyvesi geniş bir dönem içinde tahakkuk edecektir.

Deccalizm olan komünizm ile mücadele de Hıristiyan ve İslam âlemi birlikte ve ittifak ile hareket etmişlerdir. Soğuk savaş dönemi incelenirse bu mesele daha iyi anlaşılır.

"Îsevîlerin hakiki dindarları” ya da “hakiki İsevi” tabirlerini iki şekilde anlamak mümkündür. “Müslüman İsevîleri” tabirini de bu kapsamda değerlendirmek mümkün.

Birisi, İslam dini ile müşerref olmuş Hıristiyanlardır. Yani Hıristiyanlıktan İslam’a geçmiş kesimlere işaret etmek için konulan sembol bir tabirdir. Nasıl ki, Müslüman Türkler denildiğinde bir kavme atıf varsa, aynı şekilde "hakiki dindar İseviler" tabirinde de Müslüman İsevilere atıf vardır.

İkincisi, samimi bir şekilde komünizm karşısında mücadele eden dindar, ama mutassıp ve bağnaz olmayan Hıristiyanlardır. Bunlar dinin komünizm karşısında muhafaza olması için İslam ile ittifak ediyorlar. Bu ittifakları belki ahirette karşılıksız kalmaz, ama onların cennete girmesine yetmeyecektir. Zira cennete ancak İslam olunca girilebilir. İnsanların iyilikleri cennet için yeterli değildir, iman da lazımdır.

Bir Hıristiyan bozuk itikatlarını bırakıp İslam’a iman ederse, "İsevi Müslüman’ım" demesinde bir mahzur yoktur. Biz Müslümanlar hâlihazırda hakiki Musevi ve İsevi de sayılırız, zira biz Hazreti Musa ve İsa (as)’in getirdiği dinlerin esas kısımlarını zaten kabul ediyoruz, fark sadece zamanın şartlarına göre değişen bir takım feri hükümlerdedir ki, bu hükümlerde cari olan İslam şeriatıdır ve buna uymak gerekiyor.

Yoksa semavi dinler arasında karma bir din anlayışını tesis etmek sapkınlık ve küfür olur, bunu iddia edende zaten yok.

(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Yedinci Kısım.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
M
Okunma sayısı : 8.812
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

drerkan

İngiltere İçişleri Bakanı Jackoi Smith geçenlerde BBC’ye verdiği demeçte İslam’ın Avrupa’da akıllara durgunluk veren yayılma hızıyla ilgili ilginç bilgiler verdi.
Cengiz TANIK'ın haberi

İngiltere İçişleri Bakanı Jackoi Smith’e göre, İngiltere’de her yıl 50 bin İngiliz İslam dinine giriyor.

Bakan, 11 Eylül 2001 olaylarından beri toplam 400 bin İngilizin Müslüman olduğunu söyledi.

İngiltere’de iki milyondan fazla Müslüman olduğunu ve Hıristiyanlıktan sonra ikinci din haline geldiğini bildiren İngiliz bakan, aynı zamanda Müslümanların ihtiyacını karşılayacak bir İslam Üniversitesi kurulması gerektiğini söylüyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
drerkan

1963’de İngiltere’de sadece 13 cami bulunuyordu. Şimdi ise 600 cami ve 1400 İslam organizasyonları var.

6 milyon Müslümanın yaşadığı Fransa’da 1300 cami ve İslam merkezi ile 600 civarında İslam organizasyonu bulunuyor.

Almanya’da 4 milyon Müslüman yaşıyor. 1400 cami ve İslam merkezi var.

İtalya’da ise 1 milyon Müslüman yaşıyor ve 450 cami ve İslam merkezi var. Roma’da 30 milyon dolara mal olacak büyük bir cami yapılıyor.

Kanada’da İslam dinine giren Kanadalı sayısı 1991 ile 2001 arasında yüzde 130 arttı.

İsviçre’de de 11 Eylül olayından sonra 6 bin Hıristiyan Müslüman oldu.

San Diego Üniversitesi’nde çalışan araştırmacı Jan Wax, 2020 yılına kadar her dört Avrupalı’dan birinin Müslüman olacağını söylüyor.
Yine araştırmalara göre, yakın bir zamanda Müslümanların Avrupa işgücünün yüzde 20’sini oluşturacağı ve Avrupa’nın siyasi geleceğini etkileyeceği belirtiliyor

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek

ALİİ İMRAN.AYET.75: Kitap ehlinden öyle kimseler var ki; ona kantar kantar (altın) emanet etsen onu sana iade eder…………….
ALİ İMRAN. AYET.113: Onların (hepsi) bir değildir. Kitap ehlinden, gece saatlerinde kıyamda durup, Allah'ın âyetlerini tilavet eden ve secde eden bir ümmet vardır……………..
ALİ İMRAN.AYET.199: Ve muhakkak ki kitap ehlinden öyle kimseler var ki, Allah'a, size indirilene ve kendilerine indirilene mutlaka îmân ederler. Allah'a karşı huşû duyarlar. Allah'ın âyetlerini az bir değere satmazlar. İşte onlar, onların mükâfatları, Rab'lerinin katındadır…..
MAİDE.AYET.69.: İman edenler ile yahudiler, sâbiîler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.
Görüldüğü gibi KUR’ANIMIZDA Ehli Kitabın bir kısmı için istisnai ifadeler yer almaktadır.Şüphesiz tefsir Alimlerimiz bu ayetleri çok farklı şekillerde ele almış açıklamışlardır. Yukardaki ayetleri ne zaman okusam Sevgili Üstadımızın Yukardaki teşbih ifadeleri gelir aklıma ;;Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı altında ve ‘Müslüman İsevîleri’ ünvanına lâyık bir cemiyet ‘’
Müslüman İsevileri demiyor ‘’ Müslüman İsevileri Ünvanına layık bir cemiyet ‘’ diyor.İkisi farklı anlamlar dır. Ayrıca, bu topluluk veya topluluklar ne yapacakmış ;; İsa Nebinin as getirdiği ilahi tebliğin hakikatini,İslamın hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkar ve fedakar bir İsevi cemaati olacakmış veya öyle anılacakmış. Zaten İki Nebinin asm getirdikleri, özde aynı KAYNAKTAN BESLENEN iki PINARIN suları değimli?
Şimdi bu ifadelerin yukarıdaki AYET MEALLERİ ile bir benzerliği ortak noktaları var mı? EVET fazlası ile VAR. O halde kelime ve tanımlara takılmadan HAKİKATE bakacağız.Madem Başta KUR’ANIMIZ amir hükmü ve haberi vermiş.Bize söz düşmez. İtaat ve ittiba düşer.Üstad ra belki ferasetiytle veya İlmi tecrübesi ile,,, ilerde olması muhtemel hadisatı kendi Şivesine has bir üslupla MÜJDELEMİŞ. İnşallah bekliyoruz emareleride zaten ortadır. dua ve sağlıcakla kalınız..

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...