Nizam ve mizanın ilim, hikmet, irade ve kudretle tezahür etmesini biraz açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Nizam, “düzenli olma, karmaşık olmama” demektir. Mizan ise “ölçü, terazi” manasına gelir. Nizam, mizanın neticesinde ortaya çıkar. “Mizan” kelimesi öncelikle kaderi hatırlatır. Her şey İlâhî ilimde en güzel şekilde planlanmıştır. Bu plan mizan ile ölçü ile gerçekleşmiştir. Kendimizi misal alalım:
Organlarımızın büyüklükleri en faydalı şekilde takdir edilmiştir. “İnsanın gözü kaç tane olmalı, büyüklüğü, şekli nasıl olmalı, bedenin neresinde bulunmalı?” gibi hikmete dair sualler, en güzel cevaplarını bulmuşlar ve gözler en mükemmel şekliyle en güzel yerde oturtulmuşlardır. Bu mükemmel tanzim, “ilim ve hikmeti” gösterir. Kaderde böylece nizama konulan eşya, yaratılmalarının irade edilmesiyle bu plana göre var edilirler. Üstad'ın tabiriyle, “daire-i ilimden daire-i kudrete” geçirilirler.
Bu mana “tezahür” kelimesiyle ifade edilmiştir.
Tezahür, “zahire çıkma, açığa çıkma, gizlilikten aleniyete dökülme” demektir. Kaderdeki bu gaybî plan ve kimsenin görüp bilmediği bu İlâhî takdir, eşyanın yaratılmasıyla zahire çıkmış, herkese görünmüş, her akla kendini düşündürmüş, hayret ettirmiş ve bozulmamış her kalbe kendini sevdirmiş, hayran kılmıştır...
Burada kaderden, plandan başlayarak eşyanın kudretle yaratılıp vücuda gelmelerini nazara almış olduk. Konuyu sondan başa doğru da düşünebiliriz. Yani önce eşyadaki faydaları, hikmetleri düşünürüz, Allah’ın bunları böylece irade ettiğini ve kudretiyle var ettiğini nazara alırız. Sonra, ilim ve hikmetle dokunan bu varlıklarda bir mizanın hükmettiğini ve ondan bir nizamın çıktığını tefekkür ederiz.Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü