"O din, bu güzel kâinatı yapan Zat'ın, o kâinatı kendiyle beraber tarif edecek bir beyannamesidir ve bir tarifesidir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İslam dininin en büyük vazifesi insanlığa Allah’ı tanıtmak ve tarif etmektir. İslam dininin diğer büyük bir vazifesi de kâinatı nasıl ve ne şekilde okumamız gerektiğini ders ve talim etmesidir.
İnsanlar salt aklı ve tecrübesi ile Allah’ı doğru ve sağlıklı bir şekilde tanımaktan aciz olduğu için (felsefenin vaziyeti buna şahit), Allah insanlara kendini tarif etmek ve kâinatı tevhide uygun bir şekilde okuyabilmek için peygamberleri göndermiştir.
"1. De ki: O Allah birdir.
2. Allah samed (her şey ona muhtaç, o kimseye muhtaç değildir)’dir.
3. O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
4. Ve hiçbir şey onun dengi değildir." (İhlas, 112/1-4)
Mesela, bu surede Allah çok veciz, açık ve kesin bir dil ile kendini tarif ederek insanlığın düştüğü putperest ve şirk içeren düşünce ve inançlarından temizleyip takdis ediyor. Allah yine bu sure ile -haşa- "İsa Allah’ın oğludur, melekler Allah’ın kızlarıdır." diyenlere reddiye yapıyor. Ayrıca kendi hakkında pak ve mukaddes bir tarif getirerek insanlığa istikametli bir yol gösteriyor.
Felsefe kâinatı mana-yı ismi ile okuyor. Yani kâinatı Allah’ın bir sanatı olarak değil de kâinatı müstakilmiş gibi okuyarak Allah ile kâinat arasındaki o kopmaz bağı kesiyorlar. Kâinatı tabiata, sebeplere ya da tesadüfe dayandırıyorlar.
Oysa Kur’an kâinatı mana-yı harfi ile okuyor ve öyle okunması gerektiğini insanlığa ders veriyor.
Mana-yı harfi: Mahlukata Allah hesabına ve Allah’ın sanatı nazarı ile bakmaktır. Yani kendi başına bir mana ifade etmez; ancak başkasına işaret ederse anlam kazanır. Bir elmada kendi nefsine bakan bir yön varsa, mucidi ve sanatkârı olan Allah’a bakan yüzlerce yönü vardır. İşte burada sanatkâra ve mucide bakan yüzlerce yöne mana-yı harfi denilmiştir.
İşte kâinatta neye bakarsak o şey kendisini bazı yönlerden anlatır ve gösterir. Bununla birlikte o şeyin sahibi, sanatkârı, nakkaşı ve müessiri olan Allah’ı çok yönlerle anlatır ve gösterir.
Mesela, bir kayısı ağacına baktığımızda o kayısı ağacı kendini dalları, çiçekleri, yaprakları, meyveleri, rengi, tadı kokusu gibi yönlerden anlatır ve gösterir. Bu mana-yı ismi olur.
O kayısı ağacı kendini yaratan Halık, şekil veren Musavvir, rızık veren Rahman ve Rezzak gibi Allah'ın birçok isim ve sıfatlarını bizlere anlatır ve gösterir. Bu mana ise mana-yı harfi olur.
Kâinatı, Allah’ı isim ve sıfatları ile tanıtan ve tarif eden bir kitap gibi görmek ve öylece okumak ancak Kur’an’ın bakış açısı ile mümkün olabiliyor. Felsefi nazarla bakıldığında kâinat ile Allah arasındaki o muazzam bağlar kesilip kayboluyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah ebediyyen razı olsun çok sagolun