"O sebebin muhit bir ilmi, müstevlî bir kudreti olmadığından, o adem ise, yalnız zahirî ve haricî bir adem olmaz. Belki adem-i mutlak olur..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Eğer eşya ayrı ayrı ellere ve esbaba ve tabiat gibi şeylere havale edilse, o halde, bütün ehl-i aklın ittifakıyla, hiçbir sebep, hiçbir cihetten, hiçten, ademden icad edemez. Çünkü o sebebin muhit bir ilmi, müstevlî bir kudreti olmadığından, o adem ise, yalnız zahirî ve haricî bir adem olmaz. Belki adem-i mutlak olur. Adem-i mutlak ise, hiçbir cihetle menşe-i vücud olamaz."

"Öyleyse, herhalde terkip edecek. Halbuki inşa ve terkip suretinde bir sineğin, bir çiçeğin cesedini, cismini zeminin yüzünden toplamak ve ince bir elekle eledikten sonra binler müşkülâtla o mahsus zerreler gelebilirler. Hem geldikten sonra dahi, o cisimde dağılmadan muntazam bir vaziyeti muhafaza etmek için -mânevî ve ilmî kalıpları bulunmadığından- maddî ve tabiî bir kalıp, belki, âzâları adedince kalıplar lâzımdır, tâ ki o gelen zerreler o cism-i zîhayatı teşkil etsinler."(1)

Bir elmayı yaratmak iki şekilde olur. Birisi yoktan var etmektir ki, bu tarz yaratmayı ancak varlığı ezelî ve kudreti sonsuz olan Allah yapabilir. Sebepler ve tabiat denilen şeyler elma gibi mahlûk, hâdistir yani sonradan yaratılmışlardır. Kendileri de varlığa çıkacak ezelî bir varlığa muhtaçtırlar.

Kendisi varlık kazanamamış bir sebebin başka bir şeye varlık vermesi düşünülemez. Bu, aklen mümkün değildir. Yoktan var etmek ancak Allah’a mahsustur.

İkinci yaratma şekli ise, var olan zerrelerden hassas bir ölçü ve mizan ile varlık sahasına çıkarmaktır. Bu tarz yaratmak için bütün kâinatı ve içindekileri bilecek bir ilim, görecek bir göz, hepsine hükmü ve emri geçecek bir kudret lazımdır. Çünkü bir elmanın teşekkülünde bütün kâinatın bir fabrika gibi işlemesi gerekiyor. Mesela bir elmanın olgunlaşıp kızarması için dünyamızdan milyon bir milyon üç yüz bin defa büyük olan güneşin ona ısı ve ışık vermesi lazım. Şayet elmayı ağaç yapıyor diyorsak, o ağacın hem güneşe hem havaya, hem bulutlara hem toprağa hükmetmesi gerekiyor.

“Adem-i mutlak ise, hiçbir cihetle menşe-i vücud olamaz.”

Var olan var edebilir, yok olan var edemez. Var olanlar içinde de ancak varlığı ezelî olan var edebilir. Çünkü varlığı sonradan olan bir varlığın evveliyeti yok ki var etme gücüne sahip olabilsin.

(1) bk. Şualar, İkinci Şua, İkinci Makam.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 3.231
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...