"O ulûm, nur ve hikmet olarak kalır, zulmet ve abesiyete inkılâb etmez." Gelen ilimlerin nur ve hikmet olarak kalması, zulmet ve abesiyete inkılab etmemesi ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Enfüsî ve afakî âlemdeki (kendi şahsımızda ve haricî alemdeki) herhangi bir varlığın mahiyetini, keyfiyetini, faydalarını bilmek bir ilimdir. Ancak, bu ilmin nur ve hikmete inkılab edebilmesi için, o varlığın Allah’ın eseri, sanatı, mülkü ve İlâhî isim ve sıfatların ayinesi olduğunun bilinmesi gerekir. Eşyaya bu mânada nazar etmeye mâna-yı harfî deniliyor.
Eşyaya yaratıcısını hiç nazara almadan, mâna-yı ismiyle, yani o şeyin kendi hesabına, sebepler namına bakan ve ondaki mânaları, hikmetleri, güzellikleri tesadüfe veya tabiata veren bir insanın bilgisi nura dönüşmez; yani onun kalbine ve sair latifelerine hiçbir nur, hiçbir feyiz vermez. On İkinci Söz’deki Kur’ân misalini hatırlayalım: Kur’ânı Allah kelamı olarak bilmeyen bir kimsenin, onun harflerindeki nakışlar hakkındaki bütün bilgileri abesiyete inkılab eder, hiçbir hikmet ve nur taşımaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü