"Öyle ise sen kendi kendine malik ol. Neden başkasının hesabına çalışmasını söylüyorsun?" Şeriklerin vekiline bir zerrenin verdiği cevabı izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Gözümüzün bir hücresindeki bir zerreyi misal alarak düşünelim. Bu zerre kendi başına buyruk olarak çalışıyor değildir. Yaptığı iş, vazife yaptığı hücreye bakmakta, hücre ise gözün tamamına nazar etmekte, göz ise sinir sistemi ve damarlar yoluyla bütün beden ile bağlı bulunmaktadır. O atomun ihatalı bir ilmi olması, yani göz hücresinden bütün bir bedene kadar her organı bilip tanıması gerekir ki ona göre adım atsın. Beden de kâinatın tümünden süzüldüğüne göre, göz hücresindeki bir tek atomun yaratıcısı, sahibi ve maliki ancak bütün kâinatın Hâlıkı olabilir.

"Her mevcuda müteveccih birer yüzüm ve bakar birer gözüm ve geçer birer sözüm bulunsaydı..." (Sözler, Otuz İkinci Söz, Birinci Mevkıf.)

cümlesinden maksat, bütün kâinata tasarruf edip hükmedecek sonsuz bir ilme, mutlak bir iradeye ve nihayetsiz bir kudrete sahip olmak manasındadır.

Mesela, bir arının hayatının varlığı ve devamı için bütün kâinat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas bir nizamla, mütenasib ve ölçülü bir şekilde beraber hareket etmeden bir canlı varlığını ve bekasını devam ettiremez. Bu yüzden arının hayatının teşekkülü için bütün kâinat ve kâinattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse hayat teşekkül etmez ve devam etmez.

Mesela, dört ana unsur olan güneş, hava, su ve topraktan biri olmasa hayat olmaz. Yıldız ve galaksiler sistemli ve muvazeneli hareket etmeseler yine hayat olmaz. Zira bir yıldız zerre kadar mihverinden çıksa, bütün kâinat fabrikasını yerle bir eder.

Bu da gösteriyor ki, hayat bütün kâinattan süzülüp gelen bir damla, bir meyve, bir neticedir. Küçük bir arı, hayat sayesinde bütün kâinatla alakadar olup bütün sebeplerin bir neticesi oluyor. Yani arı basit bir cüz iken, hayat ile bütün kâinatla alakadar oluyor ve küllî hükmüne geçiyor; o azametli şeyler arıya yani hayata hizmet ediyor.

Hayata sahip olmak, bütün kâinata sahip olmakla mümkündür. Demek arıya hayatı kim veriyorsa, bütün kâinata da sahip olup hükmeden yine odur. Zira hayat ile kâinat muttasıl ve birbiri ile sıkı bir bağ içindedir. Arı ile kâinat arasındaki her bir bağ, Allah’ın hayat üstündeki taklit edilmez mührünü gösteriyor. Hayat öyle bir sanattır ki, onu Allah’tan başka kimse yapamaz ve taklit edemez.

Netice olarak, arıya hayatı verecek zatın, arının hayatında hizmet eden bütün unsurlara ve sebeplere müteveccih birer yüzü ve bakar birer gözü ve geçer birer sözünün bulunması, yani onlara hükmünün geçmesi gerekir. Yoksa arıya hayatı bahşedemez. Bu sebepledir ki Allah her bir sebebin arkasında sonsuz ilmi, mutlak iradesi ve nihayetsiz kudreti ile hazır ve nazırdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...