"Bütün kâinata tasarruf edemeyen bir zat, hiçbir cüz’üne hakikî mâlik olamaz." cümlesini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Gözümüzün bir hücresindeki bir zerreyi misal alarak düşünelim. Bu zerre kendi başına buyruk olarak çalışıyor değildir. Yaptığı iş, vazife yaptığı hücreye bakmakta, hücre ise gözün tamamına nazar etmekte, göz ise sinir sistemi ve damarlar yoluyla bütün beden ile bağlı bulunmaktadır. O atomun ihatalı bir ilmi olması, yani göz hücresinden bütün bir bedene kadar her organı bilip tanıması gerekir ki ona göre adım atsın. Beden de kâinatın tümünden süzüldüğüne göre, göz hücresindeki bir tek atomun yaratıcısı, sahibi ve mâliki ancak bütün kâinatın Hâlıkı olabilir.

“Her mevcuda müteveccih birer yüzüm ve bakar birer gözüm ve geçer birer sözüm bulunsaydı...” (1)

Bu cümlede, bütün kâinata tasarruf edip hükmedecek sonsuz bir ilme, mutlak bir iradeye ve nihayetsiz bir kudrete sahip olmak manasına dikkat çekiliyor. Mesela, arı ve kâinatın içinde küçük bir parçadır. Arıya sahip olabilmek için bütün kâinata sahip olmak gerekiyor. Zira bir arının hayatının varlığı ve devamı için bütün kâinat çarklarının işlemesi ve hareket etmesi gerekir. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas bir nizamla, mütenasip ve ölçülü bir şekilde beraber hareket etmeden bir canlı varlığını devam ettiremez. Bu yüzden, arının hayatının teşekkülü için bütün kâinat ve kâinattaki sebeplerin hassas ve ölçülü bir surette çalışması ve hareket etmesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi vazifesini terk etse hayat teşekkül etmez ve devam etmez.

(1) bk. Sözler, Otuz İkinci Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.760
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...