"Risale-i Nur’un intişarına karşı gelen bütün düşman ve casuslara mukabil bir tek fare çıktı, planlarını zîr ü zeber etti." Fare ile ilgili kerameti izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem Risale-i Nur hakkında inayet-i Rabbaniyenin latif bir himayeti de şudur ki:

Karanlık bir vaziyette, korkutan bir zamanda, casusların ve taharri memurlarının evhamları ve tecessüsleri Üstad'ımızın menzilini sarması dakikasında, bir fare, Üstad'ımızın çorabını aldı. Ne kadar aradık, hiçbir yerde bulamadık. O farenin yuvasını gördük; kabil değil ki o çorap girsin. İki gün sonra gördük ki, o hayvan o çorabı getirmiş, öyle yere ki, saklanmış ve muhteviyatları unutulmuş olan mahrem mektuplar ve evrakların tam yanında bırakmış. Hâlbuki iki defa oraya bakmıştık, görememiştik. Hem o çorabı o yere getirmek, soba borusuna çıkıp yukarıdan olur. Gayet kurnaz ve zeki bir adam ancak o işi yapar. Hiçbir cihette tesadüf ihtimali kalmadığından, Üstad'ımız dedi: 'Bu mektupları oradan kaldıracağız.' "

"Biz onlara baktık, gerçi siyasetle alakaları yoktur. Fakat vehham casuslara, aleyhimizde habbeyi kubbe yapmaya ehemmiyetli bir vesile olurdu. Biz hem onları, hem daha bahaneye medar olabilen başka şeyleri kaldırdık. O heyecanımızdan casuslar haber alıp anladılar ki, hazırlandık. Daha hücum etmeden, yalnız ikinci gün Emin, elinde bir torbayla menzile girdi. Tam arkasında karakol komiseri, gizli, hissettirmeden girdi. Emin’in elinde, kitap yerine yoğurt torbasını gördü, tavrını değiştirdi. Her neyse..."

"Elhasıl: Risale-i Nur’un intişarına karşı gelen bütün düşman ve casuslara mukabil bir tek fare çıktı, planlarını zîr ü zeber etti." (Kastamonu Lâhikası, 33.Mektup)

Üstad'ımız Kastamonu'da iken, emniyetten arama memurları devamlı evini kontrole gelir, "yazdığı kitap veya gizlice evine gelen var mı" diye arama yaparlardı. İşte bu yukarıdaki olay da böyle bir döneme rast gelmiştir.

Arama memurları gelmeden kısa zaman evvel Üstad'ımızın çorapları kaybolur. Talebe ağabeyler de Üstad'ımızın çoraplarını aramak için ciddi çaba sarf ederler. Bu çabadan sonra farenin yuvasını bulurlar. Fakat bu çorabın o yuvaya girmesi ve sığmasının mümkün olmadığını görürler. Oysa biraz daha arama devam ederken, farenin bu çorapları daha önce kimse görmesin diye saklanan kitapların yanına getirip bıraktığını fark etmişler. Oysa ihtiyat için bu yerlere daha önce bakıldığı hâlde bu kitapları görmemişlerdi. Fakat o fare âdeta vazifelendirilmiş gibi, arama memurlarının gelmesinin yakın bir zamanında o kitapları görmesinler diye çorabı yanlarına bırakmış, böylece ağabeylerin o kitapları bulmaları da sağlanmış oldu.

Aslında farenin o çorabı kitapların saklandığı o yere çıkması da imkânsız gibi bir şeydi. Çünkü çok zor olan sobanın borusundan çıkması lazım ve kitapların mahrem olduğunu bilmesi lazım ki, oraya götürebilsin. Çok kurnaz ve zeki bir adam ancak böyle bir işi yapabilir.

İşte bu fare; gerçi zararsız olsa bile, vehimli olan arama memurlarının Üstad'a zarar vermelerine vesile olabileceği ihtimaline binaen bu kitaplar oradan kaldırılıp, bu muhtemel sıkıntı giderilmiş oldu. Bunların taşınması zamanında arama memurları ve gizli polisler bundan işkillenip ani suçüstü yapmak için davrandılar. İşte bu zamanda Çaycı Emin ağabeyin elinde bir torbayla girdiğini gören karakol komiseri, ani davranıp onun arkasında içeri girip suçüstü yapmak niyetiyle davrandı. Fakat Emin Ağabey'in elinde kitap değil, yoğurt torbasını görünce tavrını değiştirdi...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 412
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...