"Risaletü’n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor." Risale-i Nur'un sahası daha ziyade iman hakikatleri değil mi?
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nur'un zekât, oruç, namaz, kelime-i tevhid ve hac gibi İslamî hakikatleri gayet mukni ve kat’î bir üslup ile izah ve ispat etmesi ve dahi hücuma maruz kalmış İslam’ın birtakım hükümlerini (miras ve çok evlilik gibi) müdafaa etmesi meseleye ışık tutar kanaatindeyiz.
Risale-i Nurlar, "İslam hükümleri nasıl icra edilir?" üzerinden değil "Neden icra edilir?" üzerinden hareket ettiği için, sadece iman hakikatleri değil, İslam’ın hükümleri ve hakikatlerini de kâfi derecede ders veriyor.
Bu asırda materyalist felsefe iman ve İslam hakikatlerine hücum ettiği için, Risale-i Nur da bu hücuma karşı Kur’an'dan aldığı ders ve kuvvetle mukabelede bulunuyor. İslam’ın teferruat ve ilmihal bilgilerini diğer kaynaklara havale edip imanî bir müdafaada bulunuyor.
Risale-i Nurların asıl gayesi iman hakikatlerinin muhtaç gönüllere nakşedilmesidir. Bunun için Üstad bütün mesaisini ve himmetini iman hakikatlerinin neşir ve ilanı için sarf etmiştir. Âhir zaman fitnesinin bütün mukaddes kıymetleri tahribe başladığı dönemde, her hamiyet sahibi bir endişeye kapılmış ve bu fitneye karşı kendi çapında bir şeyler yapmak istemiştir. Bazıları, istikbalde Kur’ân’ı anlayacak kimse kalmayacak endişesiyle himmetini tefsir sahasında teksif etmiş ve kıymetli tefsirler yazmışlardır. Bir kısmı ise hadis-i şerifler üzerinde kesif bir faaliyet göstermiştir.
Üstad Hazretleri ise, ekilen menfi tohumlara bakarak, istikbalde farzlarını bile terk edecek, hatta iman hakikatlerinde şüphe ve inkâra düşecek bir neslin geleceğinden korkmuş, bunu dert edinmiş ve her derdin dermanını veren Cenâb-ı Hak da ona Nur Risalelerinin yazılmasını ilham ve ihsan etmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü