"Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki, kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"...Rububiyet-i âmmenin işaretlerindendir ki, kâinat kitabında öyle büyük harfler vardır ki, o harflerin bir kısmında bir kelime yazılıdır. Bir kısmında bir kelam, bir kısmında bir kitap yazılıdır. Meselâ, o kitapta bahr, şecer, arz birer harf makamındadırlar. Birinci harfte semek kelimesi, ikincisinde şecer kelâmı, üçüncüsünde hayvan kitabı yazılmıştır. Hattâ, Yâsin suretinde tam Yâsin Sûresi yazıldığı gibi, bazı masnûatta, bir kelime olan isminde, çekirdeğinde o masnûun sûresi ve kitabı yazılmıştır."(1)
Kâinat kitabındaki harfler ve kelimeler ayrı birer kitap hükmünde.
“Deniz” bir harf ama içinde sayısız balıkları barındırıyor. “Şecer” ayrı bir harf, onda da ne kadar yapraklar, çiçekler meyveler mevcut. “Arz” bir tek harf, ama bütün bitki ve hayvan türleri onun üzerinde hayatlarını sürdürüyorlar...
“İnsan” misalimize dönelim: İnsan kelimesi; baş, gövde, kollar, bacaklar olmak üzere altı harften meydana gelmiştir. Bu harflerden birisi olan “baş”ta, gözler, kulaklar, ağız, burun ayrı birer kitap gibi yer almışlar. “Göz” hakkında yazılan kitapların tamamı birden düşünülürse, o tek harfin binlerce kitabı içine aldığı rahatlıkla görülür.
Üstadımız kâinat kitabındaki bu özelliğe, Yasin harflerinde bütün Yasin Sûresi’nin yazıldığı kıblegâhları misal veriyor. Uzaktan bakınca iki harf görürüz; “Yâ” ve “Sîn” harfleri... Yakına geldiğimizde o iki harfte seksen üç ayet, her ayette de nice kelimeler bulunduğuna şahid oluruz.
Bugün atomun bile ayrı bir ilim dalı olduğunu dikkate aldığımızda, bu kâinat kitabında birbiri içinde çok kitaplar bulunduğunu, her kitabın her bir cümlesinin, her bir kelimesinin bile ayrı bir ilim dalı olarak ortaya çıktığını görürüz. Bu muhteşem kitabı, ancak sonsuz bir ilim ve nihayetsiz bir kudret sahibi yazabilir.
“Rububiyet-i amme” ifadesi, Rabbü’l-âlemîn ismine bakıyor. Her şey ilahî ve umumî bir terbiyeden geçmiş; onun dışında kalan bir varlık yok. Böyle umumî bir terbiye ise ancak Rabbü’l-âlemîn’e mahsustur.
Atomlardan yıldızlara kadar her şey başlı başına küllî ve geniş birer kitap hükmündedirler.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Şemme.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü