"Tevhid" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Tevhid; “birleştirmek, birlikte nazara almak” mânasınadır. Yani, bir varlığı veya bir hâdiseyi tek olarak düşünmek yerine, aynı mahiyetteki bütün varlıkları ve hâdiseleri birlikte düşünmektir.
BİRLİKTE DÜŞÜNMEK
Cenâb-ı Hak, yaprakları, dalları ve gövdeyi tevhid etmiş, bir ağaç çıkmış ortaya. Yetmiş trilyon hücreyi tevhid etmiş, ortaya bir insan bedeni çıkmış. Aklı, hayali, hâfızayı, sevgiyi, korkuyu ve daha nice duyguları ruhta tevhid etmiş.
Ve nihayet ruhla bedeni tevhid etmiş; insan olarak.
İnsan bedeni ile kâinat arasında kuvvetli bağlar kurmuş. Ciğeri havaya bağlamış, mideyi gıdaya. Göz nurunu semalarda gezdirmiş, ayakları zeminde. Böylece insan bir bakıma kâinatla bir olmuş.
İşte kalb, ancak bu bir olan âlemin Rabbini bir bilmekle, tevhid etmekle tatmin oluyor.
Fatiha-i Şerife’nin “iyyakena’büdü ve iyyakenestain” âyet-i kerimesi amelî tevhid dersi verir.
“Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz.”
Yalnız senin bildirdiğin yöne döner, yalnız senin huzurunda el bağlar, ancak sana rükû ve secde ederiz.
Aklımızı sadece senin razı olduğun şeylere yorar, kalbimize ancak senin razı olacağın sevgileri koyarız.
“İnnâlillâh” (biz Allah’ınız) demişiz. Konuşmamız da senin içindir, susmamız da. Oturmamız da senin içindir kalkmamız da.
BİRLİKTEKİ GÜZELLİK
“Tevhid ve vahdette cemâl-i İlâhî ve kemâl-i Rabbanî tezahür eder.” (Şualar)
İkinci Şua; bütün varlık âlemine ve mahlûkata tevhid nazarıyla baktırmaktadır. Eşyaya, varlıklara ve hâdiselere tek tek bakan kişi, resmin tamamını görmediği için, tevhid nazarıyla bakamaz.
Meselâ; Allah'ın rezzakiyetinin tam idrak edilmesi; yeryüzündeki bütün mahlûkatın nasıl rızıklandırıldığını tefekkür etmekle mümkündür. Sadece bir kedinin veya bir kuşun rızıklanmasına bakılarak rezzakiyet tam anlaşılmaz; tabiat, tesadüf ve esbabgibi hırsızlar devreye girebilir.
Kâinattaki hâdiselere ve eşyaya tevhid ve iman nazarı ile bakılmazsa, her şey basitleşir, kıymetsiz bir vaziyete girer. Orada Allah’ın muazzam ikram ve ihsan mânası, âdi ve sıradan bir şeye dönüşür. Ama tevhid ve iman gözlüğü ile bakılırsa, Allah’ın sonsuz ikram ve ihsanları parlar, nihayetsiz bir şükre kapı açar.
Organlarımızın her birinin müstakil birer tesbihi varsa da, bunların bir bedene cüz olmalarıyla tesbihleri küllîleşmiş olur.
Bedendeki bütün organlar, hücreler, hissiyatlar bir tek ruhun emrine girmekle vahdete ererler. Ve bir tek isimle yâd edilirler: İnsan.
Bu isim kesret içinde vahdetin tecellisidir.
Bir kitaptaki herhangi bir harf de kendine göre bir varlığa sahiptir, kâtibini kendi ölçüsünde bildirir, tanıttırır. Ama o harf, kitapta vazife almakla ayrı bir kemâle ermiş, ayrı bir kıymet kazanmıştır. Kitaptaki on binlerce kelime kesreti ifade eder, ama onlar artık bir tek isimle yâd edilirler: Kitap
Kâinat kitabı da bunun gibidir. Semâdaki her yıldızın, her gezegenin, zemindeki her dağın, her derenin, deryadaki her balığın, ormandaki her ceylânın ayrı bir ibadeti, ayrı bir tesbihi ve ayrı bir kemâli vardır. Ama bunların bir araya gelmesiyle kâinat kitabı ortaya çıkar. O kitaptaki her harf, her cümle nice kemâllere erer, nice mânalar kazanır.
Gövdenin, dalın, yaprağın, çiçeğin ve meyvenin de ayrı ayrı güzellikleri vardır, ama ağacın esas güzelliği bu güzelliklerin bir araya gelmesiyle kendini gösterir.
Bir çiçekten tek bir yaprak koparıp seyretseniz ruhunuza yine güzellikten bir nur doğar, gönlünüze yine bir sürur iner. Ama yaprakların biraraya gelmesiyle ayrı bir güzellik ortaya çıkar. Bu güzellik daha kâmil, daha üstündür. Kalbi ve ruhu kendine daha çok celbeder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü