"Rus hükûmetinin istibdadı, bir kayıttır. Rus milletinin tahakkümü de diğer bir kayıttır. Âdât-ı küfriye ve zâlimânelerinin tagallübü de üçüncü bir kayıttır..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"S - Nedir o üç kayıt ki, istibdâd-ı mânevî onunla âlem-i İslâmiyeti kayd etmiştir?"
"C - Meselâ, Rus hükûmetinin istibdadı, bir kayıttır. Rus milletinin tahakkümü de diğer bir kayıttır. Âdât-ı küfriye ve zâlimânelerinin tagallübü de üçüncü bir kayıttır. İngiliz hükûmeti, gerçi zahiren müstebid değilse de, milleti mütehakkimedir. Âdâtı dahi mütegallibedir. İşte size Hindistan bir burhan ve Mısır yarı burhandır. Binaenaleyh, milletimiz ya üç veya bir buçuk kayıt ile mukayyeddir. Buna mukabil, bizim gayr-ı müslimlerin ayaklarında yalnız bir yalancı kaydımız vardı. Ona bedelen çok nazlarını çektiğimiz gibi, onlar neslen ve serveten ziyadeleştiler; biz, bir nevi hizmetkârlık olan memuriyet ve askerlik cihetiyle servet ve nesilce aşağıya düştük. Fikr-i milliyet, hürriyetin pederidir. Yine esir Ekrâd ve Etrâk idi. İşte o yalancı kaydı, üç veya on milyonun ayağında açıyoruz. Tâ ki, üç kayıt ile mukayyed üç yüz milyon İslâmın hürriyetine meydan açılsın. Elbette âcilen “Acilen” üçü veren ve âcilen “Ecilen” üç yüzünü kazanan, hasaret etmiyor."(1)
Rusya ve İngiliz sömürüsü altında bulunan Müslümanlar, bir baskı ve kayıt altındalar. Bu da Müslümanların din ve vicdan hürriyetini kısıtlıyor, onlar üstünde büyük bir baskı kuruyor.
Üstad'ın üç baskı ve üç istibdat dediği şey; birisi yönetim ve rejim baskısı, diğeri millet ve kavim baskısı, bir diğeri de o milletin kültür ve adetlerinin baskısıdır. Bu da sömürü altında olan Müslümanların, üç baskı ve istibdat altında kaldıklarını gösteriyor.
Rejim ve yönetim bakımından özgürlükçü ve demokratik görünen İngilizler de millet olarak din ve örflerinde tutucu oldukları için, sömürgesi olan Müslüman milletleri üstünde, milli bir baskı kuruyorlar, Hindistan ve Mısır gibi. O dönemlerde Müslüman olan Hindistan ve Mısır, İngilizlerin baskı ve sömürgesi altında idi.
O zamanın emperyalist güçlerinin Müslümanlar üstündeki bu vaziyetine karşılık, onların dindaşları ve milletlerinden olan Ermeni ve Rumlar, Osmanlı devleti altında gayet rahat ve zengin bir hayat sürüyorlardı. Üstelik Osmanlı hükümeti bunlar üstünde hiçbir baskı ve istibdat uygulamıyordu. Sadece gayri müslimlerden alınan bir vergi vardır. Hatta Ermeni ve Rumlar, askerlik ve memuriyetten uzak bırakıldıkları için, ticaret ve sanayiye yönelip daha müreffeh ve daha rahat yaşadılar, hem çoğaldılar hem de zenginleştiler. Biz ise neslimizi savaş meydanlarında tükettik.
Bu sebeple memurluk ve askerlik yasağını kaldırıp, onlara tam bir vatandaşlık statüsü vermek, hem ecnebilerin baskısı altında bulunan Müslümanlar için, hem de iç dengelerimiz açısından faydalı olacaktır. Bu yüzden azınlıklara tam vatandaşlık verilmeli diyor Üstad. Memurluk ve askerlikten onları uzak tutmakta hiçbir maslahat kalmamıştır. Maslahatı kalmayan bir şeyi yürürlükten kaldırmakla çok şeyler kazanacağız.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar