"Sanat, kast, nizam, kâinatın her zerresinde bulunur, matlup hasıl olur; teşekkülü nasıl olursa olsun bizim matlubumuza taalluku yoktur." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kur’an-ı Kerim, coğrafya, kozmoğrafya gibi kasten kâinatın keyfiyetinden mana-yı ismiyle bahseden bir fen, bir kitap değildir. Ancak, kâinat sahifesinde yazılan sanat-ı ilahiyenin nakışları ve yaratılan kudretin mucizeleri ve kozmoğrafyacıları hayrette bırakan nizam ve intizamla, mana-yı harfiyle Sâni ve nizam-ı hakikiye istidlal keyfiyetini öğretmek için nazil olan bir kitaptır. Binaenaleyh, sanat, kasd, nizam, kâinatın her zerresinde bulunur, matlup hasıl olur; teşekkülü nasıl olursa olsun bizim matlubumuza taalluku yoktur." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi, 23-24. Âyetin Tefsiri)
Kur'an eşyanın nasıl işlediğinden değil, niçin yaratıldığı noktalarına bakar. Bu nedenle bilim adamları arasında meydana gelen bilimsel tartışmalar, Kur'anın verdiği mesajları etkilememektedir. Bilimsel bilgi, bulgu ve veriler her zaman değişse de varlıkların Allah'ın varlığı ve birliğine olan şehadeti ve bize faydalı olma yönü her zaman devam etmekte ve değişmemektedir.
Mesela Güneş'in insanlara lamba ve soba olması önemlidir. Güneş'in kimyevi bileşenlerinin ve sisteminin nasıl işlediğinin bir önemi bulunmuyor. Yani Güneş'in ısı ve ışığının teknik anlamda nasıl oluştuğunun insanlar açısından bir önemi yoktur, önemli olan ısı ve ışık vermesidir. Güneş'in ısı ve ışığında sanat, kast, nizam tezahür etmektedir. Teknik olarak nasıl işlediğinin hiçbir önemi bulunmuyor.
Bu sebeple Kur’an kâinattan bahsederken teknik olarak değil nimet, kast, sanat ve nizam olma yönlerinden bahsediyor. Suyun iki hidrojen bir oksijenden oluşması insanların genelini pek ilgilendirmez, ama suyun insana faydaları ve nimet olma yönü çok önemlidir. Suyun teşekkülü ve bileşeni, 3 oksijen bir hidrojen de olabilirdi. İnsanlar işin bu kısmı ile değil, suyun nimet olma yönü ile ilgilenirler.
Şayet ayetler eşyadan bahsederken işin teşekkülü ve teknik yönünden bahsetmiş olsa idi, bundan sadece insanların yüzde birini teşkil eden bilim adamları faydalanırdı; geri kalan insanlar, hiçbir şey anlamadığından ayetler muamma olurdu. Oysa Kur’an’ın asıl muhatabı insanlığın genelidir, yüzde bir kısmına da bazı delalet ve işaretlerle göndermelerde bulunur.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü