"Şeriat'a istinad etmiş olan sultan-ı hürriyet, yüksek sada ile sizin gibi mâzinin en derin derelerinde gafil ve müteferrik bir kavme: 'Cehalet ve fakra hücum için fen ve san'at ve silah başına, ileri arş!' emrini veriyor." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem de 'hürriyet' denilen, Sübhan ve Ağrı dağları gibi istikbâlin cibal-i şahikasının tepesinde ayağa kalkmış ve esaret-i nefs altına girmeyi yasak etmiş ve gayra tecavüzü tecviz etmeyerek Şeriat'a istinad etmiş olan sultan-ı hürriyet, yüksek sada ile sizin gibi mâzinin en derin derelerinde gafil ve müteferrik bir kavme: 'Cehalet ve fakra hücum için fen ve san'at ve silah başına, ileri arş!' emrini veriyor."(1)

Üstad Hazretleri burada şeriata uygun hürriyetin tanımını ve insanlığa olan kazandırdıklarını özetliyor.

Hürriyet, insanın nefse olan bağımlılığından ve köleliğinden kurtulup sadece ve sadece Allah’a kul olmasıdır.

Hürriyet, başkalarının hakkına tecavüz etmemek ve diğer canlıların hukukuna riayet etmektir.

Hürriyet, şeriat hukukuna dayanmak ve keyfilikten uzak durmaktır.

Hürriyet, cehalet ve fakirlik düşmanına karşı fen ve sanat silahı ile hücum etmektir.

"Silah başına arş" ifadesi, son cümlede izah ettiğimiz anlamdadır. Bir cümleyi bağlamına uygun anlamak gerekir. Yani haydi hürriyetin peşinden gidip, hem şeriate intisapla Allah'ın rızasına hem de dünyevi faydalarından istifade ederek saadet-i dareyne arş ileri. Paragrafın akışına bakıldığında, bu cümlenin bu anlama geldiği aşikardır.

(1) bk. Asar-ı Bediyye, Divan-ı Harb-i Örfi, Hatime, İttihat Yay. İstanbul 2002, s. 518.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.302
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Prens
Ama fen ve sanat silahına arş demiyor ki.. orda silah müstakil zikredilmiş.. arada ve bağlacı var. Şimdi desem elma ve armut ve bostan çok güzeldir. burdan elma ve armut bostanı güzeldiri kastetmiyorum herhalde. Fen ayrı sanat ayrı silah ayrı.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Son cümlede paragrafı bağlamına göre yani siyak ve sibakına göre anlamak gerekir demişiz. Paragrafın akışından Kürtlerin silahlı ayaklanmasına dair bir karine bulamayız yani.  

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Prens
Silah başına arş, silahlı bir ayaklanma çıkarın demek değil ki oraya çekmişsiniz. Her milletin silahlı efradları orduları var. Şimdi Osmanlı döneminde özerk olan Kürtlerin kendilerine has ordularının olmasından doğal ne var.. ki hamidiye alayları da var. Yani bence silah başına arş kelimesini Üstad bilerek kullanmış yoksa neden öyle desin. Silah başına arş kendinize ait bir ordunuz olsun demek. Yoksa ayaklanın zulmedin demek değil
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
aynurkus
Bizim düşmanımız, Cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet ve ittifak silahıyla cihat edeceğiz. (Tarihçe-i Hayat)
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Türklerin ve Kürtlerin ortak bir vatanı ortak bir devleti ortak bir ordusu var zaten. Türkiye Kürtlerinin ayrı bir orduya ihtiyacı bulunmuyor. Biz düşmanı cehalet ve fakirlik silahı fen ve sanat, hücumu ise fen ve sanata sarılmak olarak anlıyoruz.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Prens
Ama o zamana göre değeelendirmek lazım.100 sene önce Osmanlı zamanında özerk Kürtler için söylenmiş bir sözü neden şimdiye göre değerlendiriyorsunuz.. Şartlar çok değişti. Üstad o zamanki mevcut şartlar için öyle söylemiş olamaz mı!! O zaman ne Türkiye vardı ne de şimdiki şartlar.. bence o sözü o günün şartlarına göre değerledirmek gerekir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
oğuzhangözüpek
Din ve Tebliğ aslında çok makul ve kolaydır.Onu zorlaştıran ,bazen işin içinden çıkılmaz hale getiren İnsandır desek yanlış olmaz.Farklı metod ve tariki benimsemiş arkadaşlarıma bazen biraz da Latife ama gerçeği de ifade Babında şöyle diyorum; Kur 'anımızın en büyük müfessiri kimdir?-- Resulullah asm. değilmi? Bizzat yaşamış ve anlatmış mıdır.--Evet--Asrı saadette sayıları üçyüzü bulan Ashabı Suffa hemen yanında mıydı.?--Evet ''Kalpler ancak Allah'ı zikretmekle sükun bulur/huzur bulur v.b'' Ayetler inince Efendimiz Suffa Ashabını çevresine toplayıp Ritmik bir şekilde Zikir Meclisi oluşturmuş mu?Bu güne kadar böyle bir bilgi edinmedim.Demek Efendimiz asm bu Ayeti böyle tatbik etmemiş.Veya Mescidi Nebevinin ortasında Mevlevihanlar gibi Ney eşliğinde dönmüş mü?Hayır. ''Sizin en hayırlınız kuranı öğrenen ve öğretendir'' buyurmuşlar. Bilmek farklı Öğrenmek farklıdır.Bilmek çoğunlukla zihinsel bir faaliyet,Öğrenmek hem zihinsel hemde yapmayı anlatan ameli bir faaliyettir.Bazen karışıkta kullanırız.Ameli faaliyeti bilmede , eylem anlatan ''fiili de'' kullanırız.''Araba kullanmayı biliyor musun şeklinde'' Kur anı öğrenmek başka şey bilmek başka şeydir.Öğrenmek Onu ancak hayatımıza tatbik ile mümkündür.Dolayısıyla Kur'anı Arapça okumak Onun sadece Okunmasını öğrenmektir.Yoksa Kur'anı Öğrenmek değildir.Kur'anı tatbiki olarak bize öğreten Efendimizdir asm.--Öyleyse O nasıl tatbik etti ise öyle yapacağız.Aksi takdirde Dinin zorlaşması kaçınılmaz olur.Üstadın ifadelerini de ,ana konu çerçevesinde ele almalı makul olanı tercih etmeli aşırılıktan kaçınmalıdır.Yok sa zorlaşır.Üstadın aynı zamanda felsefe ,mantık ve bazen de edebiyat ustası olduğunu bilmemiz gerekir.Kendi ifadesi ile normal zamanlarda; eksik ve şark ağzı ifade tarzı dikkat çekerken ilmi ve İmani meselelerde Üslubun değiştiğini,farklı bir makama çıktığını görürüz.Cümle yapısının anlaşılması bakımından ilaveli olarak''Sizin gibi mazinin en derin derelerinde (dolaşan)gafil ve Müteferrik bir kavme : Cehalet ve fakra hücum için fen(e) ve san'at (a) ve Silah başına ileri arş emrini veriyor. ''Burada ayrı ayrı'' ve ''bağlacının kullanılması her bir şıkka ayrı ayrı şiddetle vurgu yapmak içindir.'' İleri arş Üç şıkkı da içine alıyor.Anlaşılmayan Kelime ''Silah başına'' dır.Kanaatimce Üstad burada;Fen'in ve San'at ın haricinde kalan Cehaleti ve Fakirliği yenmeye yardım edecek onlar kadar önemli diğer unsurları Mesela ; Eğitim,sıkı çalışmak,gayret,azim,şevk gibi,Ve bunları takviye edecek Fiziksel teçhizatı kastediyor.Fiziksel anlamda Silahı kastetmiyor.Çok ehemmiyetli ve grup çalışmasını gerektiren hallerde işin yapılmasını sağlayacak Teçhizatı kullananları gayrete getirmek için ''haydi marş marş ''tarzı ifadeleri günlük hayatımız dada kullanırız.Gaye birliğini kaybetmiştefrikaya düşmüş, gaflet çukurlarında dolaşan bir topluluğa buradan kurtulmak için Fen' i ve San'atı tavsiye eden Üstad herhalde bunların yanına Silahı koymaz veya tavsiye etmez.Selam ve Dua ile.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Prens
Kendi talebelerine mavzer tüfekleri bulup medresesi bir vakit asker kışlası gibi silâhlar, kitablarla beraber bulunduğu vakit, bir asker feriki geldi, gördü dedi: "Bu medrese değil, kışladır." Bitlis hâdisesi münasebetiyle evhama düştü, emretti: "Onun silâhlarını alınız." Bizden ellerine geçen onbeş mavzerimizi aldılar. Tarihçe-i Hayat(RNK) - 590 Silah o kadar da tehlikeli değil..Doğru kullanılırsa cihad gibi bir hizmet de yapılabiliniyor. Üstad da silah kullanmış savaşa katılmış. Medresesinde silah bulunduran Üstad neden milletini de silah başına çağırmasın.. O günün şartlarına göre düşününce hiç bir sıkıntı kalmaz ve zorlama tevillere de gerek kalmaz. Bu Günün şartlarına göre değerlendirip Kürtler isyan edecek ayaklanacak gibi endişelerde metni bozmamak lazım.. O gün silaha sarılmaktan faha doğal ne olabilirdi ki! Ki 1.dünya savaşının arafesinden bahsediyoruz.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Prens
Hamidiye denilen asâkir-i milliye-i Kürdî intizam ister, lağvı kabul etmez. Zîrâ intizam, zararı def' ve büyük menfaatini temin edecektir. Ve mevt ve mahvın kardeşi olan lağv -ki zararı zararla def'dir- muhalif-i kaide-i usûldur. Hem de o maden-i hamiyet ve mazhar-ı şecâat olan hayat-ı Kürdîyi tesis eden, ittihadın temeli ve büyük rabıtası "Hamidiye Alayları"dır. Asar-ı Bediiyye - 483 Üstad hamidiye alaylarına " Kürt milli askerleri" diyor ve bunun kapatılmasına da karşı çıkıyor. Kürt hayatını temin eden bu milli ordudur diyor.. Şimdi Üstad Kürtlerin o zamanın şartlarına uygun bir orduya ya milli askerlere sahip olması gerektiğini söylerken aynı tarihlerde yazılmış diğer bir makalesinde Kürtleri fen,sanat ve silah başına çağırması gayet normaldir. Önyargılardan kurtulsak ve tarafsız baksak en önemlisi o günün şartlarına göre değerlendirsek sıkıntı kalmaz. Silah kelimesini de niçin kullandığını anlarız. Zorlama yorumlara da girişmeyiz. Zahiri açıkken batini anlamlar çıkarmayız.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Prens

Hoşunuza gitmeyen ya da sizin fikrinizi çörüten yanlışlığınızı gösteren yorumlarımı yayınlamamakla nekadar hakperst adaletli olduğunuzu gösterdiniz!! Sadece kendi yorumlarınızın doğru olmadığını bilmek siz zor geliyor herhalde.. Risalei Nurda uzman olabilirsiniz ama söz Asarı Bediiyeye geldimi kıvırırsınız burun bükersiniz..Çünkü hoşunuza gitmeyen çok şey var orda.neyse Allah ıslah etsin diyelim..Biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok!!

Değerli Kardeşimiz; onaylanmayan yorumunuz bulunmamaktadır. Selam ve dua ile...

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...