"Şeytanların en ehemmiyetli desiselerini köküyle kesip cevab-ı kat’î veren yine Allahu ekber olduğu gibi..." Bu desiseler nelerdir? Ezan okununca şeytanın kaçması Allahu Ekber ile mi alâkalıdır?

Değerli Kardeşimiz;

Mesela; bedeni çürüyen bir insanın, yeniden inşa ve ihya edilmesi meselesinde, akıl ve kalb hayret içinde kaldığında, Allah’ın sonsuz kudret ve ilmi tahayyül edildiği vakit, bu işin böyle bir kudret ve ilim karşısında ne kadar adi ve basit bir mesele olduğu anlaşılır ve o noktadan gelen vehim ve vesveseler uçup gider.

Yine “ Ve ize’s-suhufu nuşirat” yani; “insanların amel defterleri dağıtıldığı zaman”, ayetinde, şeytan insanları “bu nasıl olur, aklen mümkün görünmüyor” gibi vehim ve vesveseler ile bocalattığı ve ayağını kaydırmaya çalıştığı vakit, Allah hem Zât’ı hem de isim ve sıfatları ile o kadar büyüktür ki mânasında olan “Allahu ekber” kelamı, böyle batıl ve esassız vehimleri yerle bir eder. Böylece insan, kudreti sonsuz Allah'a hiçbir şeyin ağır gelmeyeceğini anlar, o vehim ve vesveselerden kurtulur.

"Allahu ekber" tabiri; burada Allah’ın azamet ve kibriyasına işaret ediyor. Allah’ın azamet ve kibriyasını ise, kâinattaki akıl almaz bütün bedi’, eşsiz, garip ve harika eserleri ve icraatları O’nun kudret ve ilminin sonsuzluğunu ilan ve ispat ediyor. Allah’ı eserleri ve icraatları ile tanıyan birisine vehim ve vesvese yanaşamaz. Öyle ise tahkikî iman, şeytanın vehim ve vesveselerini kökünden kurutan çok tesirli manevî bir ilaçtır.

Ezanın okunmasında, besmelenin çekilmesinde, şeytanın uzaklaştığına dair rivayetler var; lakin şeytan zatı ile uzaklaşıp geri gelir; ama desise ve vehimleri devam eder, bu İlahî bir kanundur. Öyle ise şeytanın hile ve vehimlerinden kurtulmanın yolu; Allah’ı tahkikî bir sûrette tanıyıp iman etmektedir. Allah’ın büyüklüğünü tahkikî olarak idrak eden birisi, hiç bir meselede asla şüpheye düşmez, vehme kapılmaz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü