"Bâkiyat, salihat ünvanını taşıyan Sübhanallah, ve'l-hamdü lillâh ve Lâ ilâhe illâllah gibi şêairden çok kelâmlar cüz'î ve küllî, meselemizi ihtar ve tahakkukuna işaret ederler." izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Sonra, acaba bu kelâm-ı kudsînin bizim meselemizle dahi münasebeti var mı diye tahattur ettim. Birden hatıra geldi ki:"
"Başta bu kelâm olarak sâir bâkiyat, salihat ünvanını taşıyan Sübhanallah, ve'l-hamdü lillâh ve Lâ ilâhe illâllah gibi şêairden çok kelâmlar cüz'î ve küllî, meselemizi ihtar ve tahakkukuna işaret ederler."
"Meselâ; Allahu ekber'in bir vech-i mânâsı Cenâb-ı Hakkın kudreti ve ilmi her şeyin fevkinde büyüktür; hiçbir şey daire-i ilminden çıkamaz, tasarruf-u kudretinden kaçamaz ve kurtulamaz. Ve korktuğumuz en büyük şeylerden daha büyüktür. Demek haşri getirmekten ve bizi ademden kurtarmaktan ve saadet-i ebediyeyi vermekten daha büyüktür. Her acip ve tavr-ı aklın haricindeki her şeyden daha büyüktür."(1)
Allahu Ekber: “Allah’ın Zâtı, sıfatları ve fiilleri itibariyle her şeyden yüce, her şeyden büyük ve her şeyden üstün olduğu” manasına gelir.
16. Söz’de ifade edildiği gibi, Allahu Ekber; Cenab-ı Hakk’ın; “kemâlât-ı kibriyâsının mücmel bir unvanıdır.”
Namazlarda, Hac ve Kurban gibi ibadetlerde tekbir getirildiği gibi, Allah’ın azamet ve kibriyasının temaşa edildiği her yerde ve her anda da tekbir getirilir.
Allah küçük bir çekirdekten koca bir ağaç yaratıyor. Zehirli bir arının eliyle en şifalı gıdayı bize ikram ediyor. Bir damla sudan insanı, birbirine benzeyen yumurtalardan sayısız civcivleri ve kuşları yaratıyor.
Saatte üç yüz bin km. hızla yol aldığı halde, kâinat yaratıldığından beri ışığı dünyaya gelmeyen yıldızların olduğu söyleniyor. Yerçekimi sonsuz denecek kadar eşyayı birlikte çekiyor.
İşte insan, aklının idrak edemediği bu sonsuz ve harika icraatlar karşısında “Subhanallah ve Allahu Ekber” diyerek, Cenab-ı Hakk’ın azamet ve kibriyasını tasdik ve O'nun her şeyden daha büyük olduğunu ilan eder ve hayret secdesi yapar.
Bütün bu sonsuz faaliyetler, harika işler; ilmi sonsuz, kudreti nihayetsiz, iradesi mutlak, her yerde hazır ve mekândan münezzeh olan Vacibu’l Vücud’a hastır. Cenab-ı Hakk’ın bütün sıfatları sonsuzdur; ne kadar mahlûk yaratırsa yaratsın, o sıfatlarda hiçbir azalma olmaz.
Bunun içindir ki, namaza “Allahu Ekber” ile başlar, Rabbimizin büyük bildiğimiz her şeyden daha büyük olduğunu ilan eder, ellerimizi kaldırır, selâma durur ve tekbirimizi hareketlerimizle de destekleriz. Rabbimizi ta’zim eder; “Allahu ekber” der, tekbir getirir, O"nun büyüklüğünü idrakten aciz olduğumuzu ifade ederiz.
İşte böyle sonsuz bir kudret sahibi olan Allah’ın ahireti kurmasından, bütün insanları yeniden diriltip hesaba çekmesinden zerre kadar şüphe edilir mi? Sonsuz bir kudret için az ile çok, büyükle küçük, çiçekle bahar, baharla cennet fark etmez; hepsi aynı kolaylıkla icad edilir.
Ve yine Allah’ın kudreti muhit, yani her şeyi ihata etmiş. O muhit kudret için azla çoğun hiçbir farkı yoktur. Mesela, hava bütün yeryüzünü ihata ettiği için bir kişinin nefes almasıyla bütün insanların nefes alması arasında hava için bir kolaylık veya güçlük düşünülmez. Güneş için de bir kişiyi aydınlatmakla milyonları aydınlatmak arasında fark olmaz. Allah’ın bu aciz ve cansız varlıkları, O’nun ihsanıyla böyle küllî işleri külfetsiz yaparlarsa, elbette bütün mevcudatın Halık’ı olan Allah bütün varlık âlemini bir tek zerre gibi kolaylıkla sevk ve idare edebilir.
Allah’ın sonsuz azamet ve büyüklüğünü idrak eden bir insan, ahiretin kurulacağından, yeniden dirilip hesaba çekileceğinden zerre kadar şüphe duymaz. Hayatını ona göre tanzim eder, cennete layık bir kıymet almaya çalışır. Kudreti sonsuz ve her şeyden büyük olan Allah’a iman eden adamın, dünya hayatında serkeşlik etmesi, her türlü günaha bulaşması ve zulümlere sapması çok zordur.
Bu ifadeler sadece bahsin sonundaki iki küçük nükteye bakmıyor. Sekizinci Mesele'nin konusu olan ahiret inancının insan hayatındaki tesirine de bakıyor. Dolayısı ile bu meselenin küllî olanı Sekizinci Mesele'nin tamamı, cüz’î olanı da son iki nüktedir. "Allah u ekber" kelamı her iki hususu da ifade ediyor.
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Sekizinci Meselenin Bir Hülasası.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü