Şeytanların insana musahhar olabileceği hakikatını nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Müslim’in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, “Her insanın meleklerden ve cinlerden bir yoldaşı bulunduğu”(1) bildirilmiştir. Cabir’den nakledilen bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Yanlarında kocaları bulunmayan kadınları ziyaret etmeyin. Çünkü şeytan, herhangi birinizin damarlarında, kan nasıl akıyorsa o şekilde dolaşmaktadır.”
Bunun üzerine ashab: “Seninde mi?” diye sordular. Hz. Peygamber (asm):
“Benim de fakat Allah, şeytana karşı bana yardım etti de o bana teslim oldu (veya Müslüman oldu)" buyurmuştur.(2)
Bu hadisten de yola çıkarak şöyle denilebilir: Allah'a hakkıyla teslim olan ve hevasından vazgeçmeyi başaran bir kişiye kendi şeytanı bir şey yapamaz. Böyle bir insan, nefsini temizlediği için şeytanı ona tesir edemez.
Bunların teslim ve musahhar olmaları, Müslüman olmaları manasına gelmez; sadece karşıdaki güce karşı koyamadıklarını anlayıp boyun eğmeleri manasına gelir.
"Hem mesela, yine Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervah-ı habiseyi teshir edip şerlerini men ve umur-u nâfiada istihdam etmeyi ifade eden şu ayetler, مُقَرَّنِينَ فِى اْلاَصْفَادِ * وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلوُنَ عَمَلاً دُونَ ذٰلِكَ ilh. âyetiyle diyor ki: Yerin, insandan sonra zîşuur olarak en mühim sekenesi olan cin, insana hizmetkâr olabilir. Onlarla temas edilebilir. Şeytanlar da düşmanlığı bırakmaya mecbur olup ister istemez hizmet edebilirler ki, Cenâb-ı Hakkın evâmirine musahhar olan bir abdine onları musahhar etmiştir."
"Cenâb-ı Hak, manen şu ayetin lisan-ı remziyle der ki: 'Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de benim emrime musahhar olsan, çok mevcudat, hatta cin ve şeytan dahi sana musahhar olabilirler.'"
"İşte, beşerin, sanat ve fennin imtizacından süzülen, maddi ve manevi fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispiritizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi, şu ayet en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli suretlerini tayin ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi, bazen kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-ı habiseye musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımât-ı Kur’âniye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır."(3)
Dipnotlar:
1) bk. Müslim, Münafikîn, 69.
2) bk. Tirmizi, Rada, 17/1172; A. H. Müsned, III, 309; Darimi, Sünen, II/320, Rikak, 66.
3) bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Cinler ile iş gören fasık kimseler var.. Burada çelişki yok mu?
“Cenâb-ı Hak, mânen şu âyetin lisan-ı remziyle der ki: "Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum.”
Cinler ile iş gören fasıklar cinleri itaati altına almıyorlar; ya kendi gibi şerli cinlerle işbirliği yapıyorlar ya da cinlerin maskarası oluyorlar.
Salih insanlar ise Allah’ın yardımı ile cin ve şeytanları susturup itaati altına alıyorlar. Dolayısı ile fasıkların cin ve şeytanlarla ilişki içinde olmaları yukarıdaki ifadenin hükmünü bozmuyor.