"Sinema perdeleri gibi ve güneşe mukàbil akan kabarcıklar misillü, lezzet verici bir teceddüd-ü emsaldir. Ve Esmâ-i Hüsnânın çok hasnâ ve güzel cilvelerini tazelendirmek için..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Kâinattaki bütün tebeddülat, tazelenme ve halden hale geçiş, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecelli etmesi ve varlık sahasına çıkmak isteyen mahlûkata yer açmak içindir. Bir eser kendini ifade ettikten, vazifesini bitirdikten sonra terhis ediliyor ki, sıra diğerler varlıklara gelsin.

Kâinat kitabının her sahifesinde kudret kalemiyle yüzer tarzda mektuplar yazılmıştır. Bu mektuplarda, o şeyin mahiyetine göre Cenab-ı Hakk’ın isimleri, sıfatları ve şuunatı okunmaktadır. Semanın direksiz durmasında Kâdir ve Kayyum isimleri, yıldızların parlamalarında Münevvir ve Müzeyyin isimleri tecelli ettiği gibi, bir meyve ağacında da Rezzak ve Kerim isimleri tecelli eder.

Mevcudat sayfalarında İlâhî isimlerin okunması, onların birer mektup olduklarını göstermektedir. Bu hakikatin en güzel misalini Üstad hazretleri dersin devamında bizzat vermiş oluyor. Şöyle ki:

“Çünkü, mevcudat zevâle gittikten sonra, arkalarında yine kendileri gibi hayata mazhar olup yerlerine geldiklerinden, gösteriyor ki, daimî bir zîhayat var ki, mütemadiyen cilve-i hayatı tazelendiriyor. Nasıl ki, güneşe karşı cereyan eden bir nehrin yüzünde kabarcıklar parlar, gider. Gelenler aynı parlamayı gösterip, taife taife arkasında parlayıp, sönüp gider. Bu sönmek, parlamak vaziyetiyle, yüksek, daimî bir güneşin devamına delâlet ederler. Öyle de, şu mevcudat-ı seyyaredeki hayat ve mevtin değişmeleri ve münavebeleri, bir Hayy-ı Bâkînin bekà ve devamına şehadet ederler.” (20. Mektub)

Allah sermedi, Bâki, Kadîm ve Vacibü’l Vücuddur. Yani varlığı zatındandır, ezelîdir, ebedîdir, olması vacib, olmaması muhaldir. Bütün mahlûkat gibi bizim vücudumuz ise, “mümkin-ül vücuttur” yani, olup olmaması müsavidir. Bir zamanlar yoktuk, O’nun lütfuyla var olduk, yarın ise bu dünyadan ahiret âlemine göçeceğiz. Daire-i ilminden daire-i kudrete geldik. Daire-i kudretten yine daire-i ilmine geçeceğiz. Biz ezelî değiliz, ama Allah’ın Bâki ismine mazhariyetle ebediyiz. Bizim vücudumuz Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarının, cemal ve kemalinin bir aynasıdır. Bir nehrin yüzündeki kabarcıkların sürekli olarak değişmesi gibi, biz de her an değişmekteyiz. Bir zamanlar dedelerimiz ve babalarımız Allah u Teâlâ Hazretlerinin isimlerinin aynası idiler, şimdi ise onların bedeline o ayinedarlık vazifesini bizler yapıyoruz. Bu hal kıyamete kadar böyle devam edecektir.

Allah ezelî ilmindeki varlıkları kâinat levhasında zaman ipine asıyor, vazifesi biteni terhis edip başkalarını asıyor. Bunun olması içinde sürekli bir hareket ve değişim lazımdır.

Mesela, bir sinema şeridinde binlerce görüntü art arda sıralıdır. Bu manzaraların hepsi birbirinden farklıdır; her sahnede ayrı bir konu ve manzara işleniyor. Bu şerit üzerindeki farklı görüntülerin sahnelenebilmesi için şeridin ileri doğru akıp gitmesi gerekir. Şeride hareket verilmez ise, sahnede görüntü kalır, arkasında hazır bekleyen manzaralara yer açılmaz, hebaen mahv olup giderler. Sahnede devamlı olarak aynı manzaranın gösterilmesi, insanı ülfete, ünsiyete ve gaflete düşürür, ona bıkkınlık verir. Zamanla o sahnedeki harika manzaralar nazarında âdileşir, basitleşir ve kıymetten düşer. Bunun içindir ki, film şeridine sürekli hareket verilerek arkada bekleyen görüntüler sahneliyor. Sabit bir sahne yerine, binlerce güzel manzara seyircilerin nazarına sunuluyor.

İşte bu misal gibi, kâinat ve zaman bir film şeridi, mevcudat ise birer sahne ve görüntüdür. Hareket ve değişim ise görüntü ve sahneleri perdeye çıkaran bir müteharriktir. Bu mevcudatın zaman şeridinde sahnelendikten sonra gitmesi ve yerine yenilerinin gelmesi, Allah’ın isimlerini tazelendirip, nurlandırıyor.

Allah, insandaki ülfet ve ünsiyeti yırtmak için, mevcudatı sürekli hareket ile tazelendirip cilalandırıyor. “Lezzet verici bir teceddüd-ü emsaldir...” sözü, kâinattaki bu büyük kanuna işaret ediyor ve sürekli tebeddülatın ve tazelenmenin lezzetin kaynağı olduğuna imada bulunuyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 3.620
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...