"Sizi vazife-i mukaddesenizden ekseriyetle geri bırakan, maişet telâşesidir. O ise, Kur’ân’ın feyziyle, bereket nev’inden size veriliyor. Vazifenize bakınız." İzah eder misiniz?
- "Kur'an'ın feyziyle" ifadesinin manası nedir?
- Bu zamanda maişet çok önemli olmuş, kimseye yük olmamak için çalışmamız lazım değil mi?
Değerli Kardeşimiz;
Burada geçen, “Kur’an’ın feyzi” ifadesini iki şekilde anlamak mümkündür:
Birisi, Kur’anî bir ahlak olan iktisad ile yaşamak ve Kur’an’ın men ettiği israftan istinkâf etmektir ki, insan o zaman maişet belasını çekmez. Çünkü iktisad eden birisi, lüzumsuz tüketimin prangalarından kurtulur, hayat yükü onun için daha hafif ve basit olur.
Evet, bir insan hayatta yüz şeye muhtaçsa, yükü ağır olur. Bütün meşgalesi bunların temini olur ve iman hizmetine vakti ve enerjisi kalmaz. Hâlbuki iktisad eden birisi, beş on şeye muhtaç olur. Bunu da normal çalışmasıyla rahatlıkla temin eder ve onu maişet yükünden kurtarır. Böylece hayat feyizlenmiş olur. Yani iman ve ibadet için geniş bir zaman elde etmiş olur.
Müsrifler hayatın yükü altında ezilmeye mahkûm oldukları gibi, muktesidler ise hayatın üstünde kanatlanmaya ve ulvî şeyler ile meşgul olmaya namzettirler. İşte Kur’an’ın feyzi ve bereketi muktesidin hayatında böyle tezahür ediyor. Yoksa, "İşi gücü bırak, Kur’an’ın feyzi sana yeter" demek, âdetullaha bir muhalefet, fıtrata ters düşmektir.
İkincisi, helal daireden kazandığımız ve iktisad ile muhafaza altına aldığımız malın ya da ücretin manen bereketlenmesidir. Allah, iman ve Kur’an yolunda hizmet edenlerin kazançlarına, görünmez ama hayatta hissedilir bir feyiz ve bereket yüklüyor. Çok insanlar bunu hayatta hissediyor, ama müşahhas olarak tarif edemiyorlar.
Maişet, iman hizmetini ve ibadeti unutturuyor ise, o zaman mutlak zarardır. Yoksa iman hizmetini ve ibadeti unutturmayan sa’y, gayret ve ticaret güzeldir ve cihad için elzemdir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü