"Sohbet-i Nebeviye ne derece bir iksir-i nurani olduğu bununla anlaşılır..." Efendimizin sohbeti, nasıl bedeviyetten bir anda imanı en mükemmel hale getiriyor? Buna çarpıcı birkaç misal verilebilir mi?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bir delikanlı düşünün, duyguları gayet durgun ve dingin iken, en büyük günahların aleni işlendiği bir ortamda, bir iki dakika içinde bütün duyguları feveran ettiği gibi bütün dünyası bir anda değişiveriyor, hatta mecnuna dönebiliyor.

Demek insanın duygu ve düşüncelerinin feveran edip şahlanması için bir iki dakika hatta bir bakış bir nazar yeterli oluyormuş. O halde bu durum akıldan da vakadan da uzak değildir.

Aşk mektebinde öyle uzun uzadıya bir eğitim ve öğretim gerekmiyor, bir an-ı seyyal bir âşığı deli (veli) etmek için yetiyor.

Sohbet-i Nebeviyede öyle bir iksir, yani manevi bir tesir vardır ki, bir bedeviyi bir anda en yüksek makama çıkarabiliyor.

Manevi şeylerde, maddi şeylerde olduğu gibi zaman, mekân kaydı bulunmuyor. Mesela, bir insanın iyi bir doktor olabilmesi için en az on beş yıl tahsil görmesi gerekir. Ama aşk, gönül, maneviyat âlemlerinde terakki etmek için zaman ve mekân kaydı bulunmuyor. Bazen basit bir hadise, basit bir bakış, basit bir adım insanı sevginin şahikalarına çıkarabiliyor. Tarihte bunun çok numuneleri vardır.

Fudayl b. İyad hem eşkıyalık ederdi, hem de Merv şehrinde bulunan bir cariyeye âşık olmuştu. Bu aşkını bir müddet insanlardan gizlemiş, kimselere bir şeyler demeden, o cariyenin olduğu evin yakınlarına bazı geceler gider olmuştu.

İşte o gecelerin birinde o cariyenin evine doğru giderken, evin duvarının yakınlarına geldiğinde içeriden dışarıya süzülen bir Kur’an sesi duydu. Kur’an’ı okuyan zat, tam o esnada Hadid suresinin On Altıncı ayetini okuyordu. Bu ayeti işiten Fudayl b. İyad’ın dünyası değişiyor, eşkıyalıktan evliyalığa geçiyordu.

“İman edenlerin Allah’ı anma ve Hak’tan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin saygı ile yumuşamasının zamanı gelmedi mi?..” (Hadid, 57/16)

Fudayl b. İyadı velayet makamına çıkaran, bir an kulağına gelen bu Kur’an tilaveti idi...(1)

“Nakl-i sahih ile haber veriliyor ki: Gazve-i Uhud’da veya Huneyn’deŞeybeİbn-i Osmane’l-Hacebî –ki Hazret-i Hamza, onun hem amcasını hem pederini öldürmüştü– intikamını almak için gizli geldi. Ta Resul-i Ekrem aleyhissalâtüvesselâmın arkasından yalın kılınç kaldırdı. Birden kılınç elinden düştü. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ona baktı, elini göğsüne koydu. Şeybe der ki: 'O dakikada dünyada ondan daha sevgili adam bana olmazdı.' İmana geldi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ferman etti: 'Haydi git, harp et!' Şeybe dedi: 'Ben gittim, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm önünde harp ettim. Eğer o vakit pederim de rast gelseydi vuracaktım.'

"Hem Feth-i Mekke gününde Fedale namında birisi, Resul-i Ekrem aleyhissalâtüvesselâmın yanına vurmak niyetiyle geldi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm ona bakıp tebessüm etti 'Nefsinle ne konuştun?' dedi ve Fedale için taleb-i mağfiret etti. Fedale imana geldi ve dedi ki: 'O vakit ondan daha ziyade dünyada sevgilim olmazdı.'(2)

Dipnotlar:

1) bk. TDV İslam Ans. "Fuday b. Iyaz" md., XIII, s. 208.
2) bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, On Beşinci İşaret.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...