Sonu olan mahlukattan, sonsuz bir irade ve kudrete nasıl ulaşıyoruz? Üstad neden nihayeti olan varlıklara nihayetsiz diyor?
Değerli Kardeşimiz;
Nihayetsiz bir sıfatın varlığını ispat etmek için, nihayetsiz mahlukat zincirinin olması gerekmiyor.
Mesela Mimar Sinan'ın harika mimarlık vasfının tezahür edip ispat edilebilmesi için sayısız Selimiye camisi inşa edilmesi gerekmiyor. Bir Selimiye camisi de onun mimarlık sıfatının izah ve ispatı için yeterlidir.
Allah kâinatı öyle muazzam özelliklerle yaratmış ki bu yaratmaları yapabilmemin tek yolu nihayetsiz kemal sıfatlara sahip olmaktan geçiyor. Yani kâinatta her bir sanatın üstünde taklit edilmesi imkânsız ilahi bir sikke, bir mühür ve bir imza bulunuyor.
Mesela, bir karıncaya hayat vermek ve bu hayatı devam ettirebilmek için, bütün kâinatın tedbir ve idaresinin elinde olması gerekiyor ki bu da ancak nihayetsiz sıfatlar ile mümkündür.
Üstad'ımız "nihayetsiz mahlukat" tabirini kâinatın insan açısından ne kadar büyük ve azametli olduğuna işaret etmek için kullanıyor. Yoksa teknik anlamda gerçekten sınırları olmayan ezeli ve ebedi bir mahlukattan bahsetmiyor.
Kâinatın büyüklüğü insanın başını döndürecek kadar azametlidir. İnsanın bu büyüklük karşısında acizliğini ve küçüklüğünü ifade etme sadedinde "nihayetsiz" demesi çok yerinde oluyor.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Nihayeti olan kâinattan, Allah'ın nihayetsiz ilmini nasıl anlarız?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Abi bu sorunun benzeri hatta aynısı sorulmuş farklı bir bakış açısı ile açiklayabilir misiniz? Sorum; Üstad hazretleri risalelerde çok yerde nihayeti olan fakat çok sayıda hatta beşerin sayamayacağı mahlukattaki faaliyetler ne kadar çokta olsa sınır var ama üstad bu fiilleri anlatırken nihayetsiz ilim kudret ve iradeye hep intikal ediyor Evet yaratıcının nihayetsiz ilim ve kudret sahibi olması lazım peki bu zaten olması gerekn Ama dediğim gibi bu çok olmasına rağmen sınırı olan kainatta görünen fiilerden nasıl nihayetsiz bir zata intikal ediyor ?
Sınırlı bir kudret sınırlı bir ilim sınırlı bir irade kainat gibi çok büyük ve çok geniş olan bir sahayı tedbir edip idare edemez. Bu her açıdan imkansız bir durumdur.
Mesela trilyonlarca yıldızı ki büyük bir kısmı dünyamızdan milyonlarca kat daha büyük bunları sınırlı bir kudretin hassas bir ölçü ve mizan içinde çekip çevirmesi ve bunu milyonlarca yıldır yapagelmesi düşünülemez.
Allah kainatı ve içindeki her bir sanat ve eseri taklit edilemez bir imza ve mühür ile yaratmış ki insanlar şirke sapmasınlar.
Mesela küçük bir karıncaya hayat vermek ve bu hayatı devam ettirmek için bütün kainatın bir fabrika gibi çalışması ve işlemesi ve bütün kainatın kudret elinde olması gerekiyor. Kainatı elinde tutamayan bir kudret bir ilim bir irade karıncaya Rablık ve İlahlık taslayamaz. Kainatın tamamını elinde tutmakta sınırlı bir sıfat ile olamaz. Hangi sınırlı ilim bir dağın bünyesinde çalışan rakamlarla bile telaffuzu mümkün olmayan zerrelere muttali olabilir ki ?
Yani kainatın büyüklüğü, karmaşıklığı, genişliği, sanat açısından kusursuz ve mükemmel olması vesaire gibi nedenler zorunlu olarak sonsuz ve sınırsız sıfatlara intikal etmeyi mecburi kılıyor.
Resme hiç kabiliyeti olmayan birisinin Leonardo Da Vinci yi taklit etmesi bile imkansıza yakın bir durum ise kainat ve içindekilerin sınırsız sıfatlara işaret edip onu gerekli kılması gayet yerinde ve makul bir durumdur.
Ek bilgi için linke tıklayınız:
"Sehavet ile kuvve-i iktisadiye arasında ve sürat ile mizanlı olmak arasında ve ucuzlukla kıymetli olmak arasında ve karışık olmakla mümtaz bulunmak arasında tezat vardır." İzah eder misiniz?