Birinci Esas
İçerikler
-
Hikmet-i fenniye ile hikmet-i felsefenin arasında bir fark var mıdır? Zira bazı yerlerde "felsefenin hikmeti", bazı yerlerde de "fennin hikmeti" ifadeleri geçiyor.
-
"Bir zaman, hem dindar, hem gayet sanatkâr bir hâkim-i namdar istedi ki: Kur’ân-ı Hakîmi, maânisindeki kudsiyetine ve kelimatındaki icaza şayeste bir yazı ile yazsın..." Buradan, her şeyin sûretinin ve hakikatinin, sanatlı ve güzel olduğu manası çıkar mı?
-
On İkinci Söz'ün Birinci Esas'ında genel olarak ne anlatılıyor, kısaca ifade eder misiniz?
-
"Hakaikinin tenevvüüne işaret için, bazı mücessem hurufatını elmas ve zümrütle ve bir kısmını lü’lü ve akikle ve bir taifesini pırlanta ve mercanla ve bir nevini altın ve gümüşle yazdı." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Okumayı bilen ve bilmeyen herkes temaşasından hayran olup istihsan ederdi." cümlesini izah eder misiniz?
-
"O Hakîm, şu musanna ve murassa Kur’an'ı, bir ecnebi feylesofa ve bir Müslüman alime gösterdi. Hem tecrübe, hem mükafat için emretti ki:' Her biriniz, bunun hikmetine dair bir eser yazınız!'..." İzah eder misiniz?
-
“Yalnız harflerin nakışlarından ve münasebetlerinden ve vaziyetlerinden ve cevherlerinin hâsiyetlerinden ve tarifatından bahseder, manasına hiç ilişmez.” Üstad, manasını anlamayan feylesofun hangi münasebetinden bahsediyor?
-
Müslüman âlimin, “Kur’ânın manası ile ve muhtevası ile ilgilenip tezyinat-ı zahirisine ehemmiyet vermemesini” nasıl anlamalıyız? Hâlbuki kitabı yazan o sanatkar zat hem tezyinatına hem de hakikatine itina göstermiştir.
-
Temsildeki sanatkâr zatın, kitabın sadece zahiri ve nukuşu ile meşgul olan felsefecinin yazdığı eseri reddedip kabul etmemesini; "Kim zerre kadar hayırlı iş işlerse onu görür..." hakikati ile nasıl bağdaştırabiliriz?
-
"Sonra, onun eserine bir mükâfat olarak, her bir harfine mukabil, tükenmez hazinesinden on altın verilsin irade etti." 10 altının hikmeti nedir, diğer feylesofların mükâfatı yok mu?
-
"Kur’ân-ı Hakîm, şu Kur’ân-ı Azîm-i Kâinatın en âli bir müfessiridir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Kur’ân-ı Hakîm, şu Kur’ân-ı Azîm-i Kâinatın en beliğ bir tercümanıdır." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Evet, o Furkan'dır ki, şu kâinatın sahifelerinde ve zamanların yapraklarında kalem-i kudretle yazılan âyât-ı tekvîniyeyi cin ve inse ders verir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Hem her biri birer harf-i manidar olan mevcudata mana-yı harfi nazarı ile bakmak,.." Mana-yı harfi nazarı ile bakmak, ne demektir? "Mâna-yı ismî" ile birlikte izah eder misiniz?
-
Kâinata her zaman mana-yı harfî cihetinden mi bakmalıyız, mana-yı ismî olarak bakmazsak, ilim-fen nasıl gelişir?
-
"Bununla kâinatı tahkir edip kendisine müştekî eder." Mana-yı harfi ile bakmamanın neticesi olan bu cümlenin izahını yapar mısınız?
-
"Dinsiz felsefe hakikatsiz bir safsatadır ve kâinata bir tahkirdir." İzah eder misiniz?