Sekizinci Hakikat

İçerikler


  1. Onuncu Söz, Sekizinci Hakikat hakkında bilgi verir misiniz?

  2. "Bab-ı Vaad ve Vaiddir. İsm-i Celîl ve Cemîlin cilvesidir." başlığında, İsm-i Cemîl ve Celîlin birbirleriyle münasebeti hususunda düşünceleriniz nedir? Bunlar birbirine zıt olan esmâdır; bu zıtlığın haşirle nasıl bir münasebeti vardır?

  3. Alîm-i Mutlak ve Kadîr-i Mutlak ifadelerinde geçen "mutlak" kelimesi hangi manada kullanılmaktadır? Zira Münazarat’ta, "mutlak olanların takyid olunabileceği" ifade edilmektedir. Bu anlamlar arasında tezat yok mu?

  4. "İfâ-yı vaad ise hem bize, hem her şeye, hem kendisine, hem Saltanat-ı Rububiyetine pek çok lâzımdır." cümlesinde hem kendisine, "hem Saltanat-ı Rububiyetine lüzumu" konusunu açar mısınız? Buna ihtiyaç olabilir mi?

  5. "Hulf-ül vaad ya cehilden, ya aczden gelir." cümlesini nasıl anlamalıyız?

  6. Hulfü'l-Vaad ile hulfü'l-vaid arasında fark var mı, izah eder misiniz?

  7. Kur'an'da ve mukaddes kitaplarda Cenab-ı Hak ahireti vaadediyor. O vaadinde hulf etmez. Risale-i Nur'da bu nevi ifadeler, malumu ilam kabilinden değil midir? Veya bir meselenin ispatında "devir" kabilinden değil midir?

  8. "Bütün görünen şeyler ve işler sıdkına ve hakkaniyetine şehadet eden bir Zatı tekzip ediyorsun!" Her şeyin, Allah'ın sıdkına şehadetini nasıl anlayabiliriz?

  9. "Nihayetsiz küçüklük içinde, nihayetsiz büyük cinayet işliyorsun." cümlesinde insan neye göre küçüktür? Hâlbuki insan, kâinatın kendisine hizmet ettiği en müstesna varlıktır.

  10. Bazı ehl-i cehennemin bir dişinin dağ kadar olması, ifadesi hadis midir; nasıl anlamalıyız?

  11. "Şu mevcudat Hak söyleyen sadık kelimeleri, şu hadisat-ı kâinat; doğru söyleyen natık ayetleri olan Cenâb-ı Hak vaad etmiş elbette yapacaktır." cümlesindeki mukayeseyi biraz açabilir misiniz?

Yükleniyor...