Mukaddime
İçerikler
-
"Melaike ve ruhaniyat" cisim olarak aynı mıdır?
-
Ruhaniyatı biraz açar mısınız, neden vücutları için "katidir, denilebilir" diye ifade edilmiş olabilir?
-
Ruhaniyat denilince hangi varlıkları anlayacağız? Melekler de bu gruba dâhil değiller mi? Melâike ve ruhaniyatın vücudu insanların ve hayvanların vücudu kadar kati olduğu halde bunların inkâr edilmesinin esas sebebi nedir?
-
"Melaike ve ruhaniyatın vücudu, insan ve hayvanların vücudu kadar katidir denilebilir." deniliyor, fakat biz göremiyoruz, elektronik cihazlarla görmemiz mümkün mü?
-
"Hakikat katiyen iktiza eder ve hikmet yakinen ister ki, zemin gibi, semavatın dahi sekeneleri bulunsun ve zişuur sekeneleri olsun ve o sekeneler o semavata münasip bulunsun... 'Melâike ve ruhaniyat' tesmiye edilir." İzahı?
-
"Semavatın dahi sekeneleri bulunsun ve zişuur sekeneleri olsun..." Şuur sahibi olmasının sebebi, Cenab-ı Allah'ı tesbih edebilmeleri mi?
-
Hem hakikat ve hem de hikmet nokta-i nazarından, semavatın dahi zişuur sekenelerinin olacağı ifade ediliyor, açıklar mısınız? Melâike ve ruhaniyat için “semavatın sekeneleri” tabiri kullanılıyor. Bu nevi mahlukat zeminde veya semavatın dışında yok mu?
-
Meleklerin ve ruhanilerin pek çok farklı cinslerden oluşmasını nasıl izah edebiliriz? Başka yerde meleklerin "nurdan yaratılmış latif varlıklar" olduğu ifade ediliyor!
-
"Zira şu zeminimiz, semaya nisbeten küçüklüğü ve hakaretiyle beraber zişuur mahluklarla doldurulması..." diye başlayan cümlede, dünyamız semaya göre küçük ve hakir olarak değerlendiriliyor. Başka yerlerde ise zemin semavatla denk tutuluyor, izahı?
-
Zeminin zişuur mahluklarla doldurulması, şenlendirilmesinden maksat nedir? Eğer sadece insanlar ise zeminde fevkalade boş ve kullanılmayan alanlar mevcuttur. Bu noktayı nasıl anlamamız gerekiyor?
-
Zeminin zişuurlarla doldurulmasının meleklerin varlığına delil olmasını biraz açıklar mısınız?
-
"Nur-u vücudun nuru olan zihayat ve zihayatın ziyası olan zişuur ve zevil-idrak mahluklar” ifadesini açıklar mısınız? Ayrıca zihayat için nur ve zihayatın ziyası için şuur ve idrak ifadelerinin zikredilmesinin bir hikmeti var mıdır?
-
"O mahluklar dahi, ins ve cin gibi, şu saray-ı âlemin seyircileri ve şu kâinat kitabının mütalaacıları ve şu saltanat-ı rububiyetin tellallarıdırlar. Külli ve umumi ubudiyetleri ile kâinatın büyük ve külli mevcudatın tesbihatlarını temsil ediyorlar."İzah?
-
"Külli ve umumi ubudiyetleri ile kâinatın büyük ve külli mevcudatın tesbihatlarını temsil ediyorlar." Buradaki "külli" ile "umumi" arasındaki farkı, meleklerin vazifesi noktasından izah eder misiniz?
-
"Evet, şu kâinatın keyfiyatı, onların vücutlarını gösteriyor." Keyfiyat burada hangi manada kullanılmış, izah eder misiniz?
-
Kâinattaki "dakik sanatlı tezyinatın, manidar mehasinin ve hikmetdar nukuşların" meleklerin vücutlarını istediği ifade ediliyor. "Dakik sanatlı tezyinat", meleklerin varlığını niçin gerektiriyor?
-
"Dakik sanatlı tezyinat ve o manidar mehasinle ve hikmettar nukuşla süslendirip tezyin"ini misallerle izah eder misiniz?
-
"Ona göre mütefekkir ve istihsan edicilerin ve mütehayyir takdir edicilerin enzarını ister..." Burada meleklerin mütalaa, tefekkür, mütehayyir olmaları zikredilmiş, bu ne demektir?
-
"Evet, nasıl ki hüsün elbette bir âşık ister, taam ise aç olana verilir. Öyle ise, şu nihayetsiz hüsn-ü sanat içinde gıda-i ervah ve kut-u kulub; elbette melâike ve ruhanilere bakar." Gıda-yı ervah ve kut-u kulub ne demektir, meleklerle münasebeti nedir?
-
"Öyle ise, şu nihayetsiz hüsn-ü sanat içinde gıda-yı ervah ve kut-u kulub, elbette melâike ve ruhanilere bakar, gösterir." İzah eder misiniz?
-
"Hüsn-ü sanat içinde gıda-yı ervah ve kût-u kulub elbette melaike ve ruhanilere bakar." "Kût, kulub, gıda-yı ervah" ifadesi melaikeler için mi? Yani hüsn-ü sanat, melaike ve ruhanilerin kalp ve ruhuna gıda ve kuvvet mi oluyor?
-
"Halbuki, ins ve cin şu nihayetsiz vazifeye, şu hikmetli nezarete, şu vüsatli ubudiyete karşı, milyondan ancak birisini yapabilir..." Halbuki, Allah insana; kâinatı içine alacak bir kalp vermiştir. "Ancak mümin kulumun kalbine sığarım." diyor?..
-
"İbadete, nihayetsiz melâike envaları, ruhaniyat ecnasları lazımdır." cümlesinin izahı nasıldır? İnsanlar külli ubudiyet, zikir ve tefekkürde meleklerden daha ileri değil mi?
-
"Evet, şu kâinatın her bir cihetinde, her bir dairesinde, ruhaniyat ve melaikelerden birer taife, birer vazife-i ubudiyetle muvazzaf olarak bulunurlar..." Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
-
"Cennet kuşlarından tut ta sineklere kadar bir cins ervahın tayyareleridir. Onlar, bunların içine emri hakla girerler, alemi cismaniyatı seyredip,.." Burada bahsedilen ruhlar insan ruhu mudur?
-
Kesafetli topraktan ve küduretli sudan birçok canlı mahlukun yaratıldığı nazara verilerek "nur denizinden, zulmet bahrinden, havadan, elektrikten ve sair madde-i latifelerden" de melekler yaratılmış olacağı beyan ediliyor. Misallerle açabilir misiniz?
-
Meleklerde de yeniden yaratılan var mı? Yoksa hepsi bir anda önceden mi yaratılmıştır?