"Şu kâinatta görünen ef’âl ile tasarruf edip icad eden Sâniin, bir muhît ilmi var. Ve o ilim, Onun zâtının hassa-i lâzime-i zaruriyesidir; infikâki muhaldir..." İlm-i İlâhînin Cenab-ı Hakk’ın zatı ile münasebetini biraz daha açabilir miyiz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Şu kâinatta görünen ef’âl ile tasarruf edip icad eden Sâniin, bir muhît ilmi var. Ve o ilim, Onun zâtının hassa-i lâzime-i zaruriyesidir; infikâki muhaldir.

Nasıl ki güneşin zâtı bulunup ziyası bulunmamak kàbil değil; öyle de, binler derece ondan ziyade kàbil değildir ki, şu muntazam mevcudatı icad eden Zâtın ilmi, ondan infikâk etsin." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam, Dokuzuncu Kelime)

Cenab-ı Hakk’ın Zât’ı mekândan münezzeh olmakla birlikte, bütün zaman ve mekânlarda sıfatlarıyla hazır ve nazırdır. Şu kâinatta görünen bütün fiiller O’nun sıfatlarının icraatlarıdır ve esmâsının tecellileridir. Bu fiillerin ilim ve hikmetle icra edilmeleri ilan ediyor ki, Allah ilim sıfatıyla her şeyi bilmekte ve kudret sıfatıyla da her şeyi yaratmaktadır.

İlim Allah’ın Sübûtî sıfatlarındandır ve hayattan hemen sonra zikredilir. Bilindiği gibi bu sıfatlar Matürîdî mezhebine göre sekiz, Eş’arîye göre ise yedidir. Eş’arî, tekvin sıfatını kudret ve irade ile birlikte düşünür, müstakil bir sıfat olarak kabul etmez.

Sübûtî sıfatlar:

Hayat, İlim, Semi‘ (İşitmesi), Basar (Görmesi), İrade, Kudret, Kelâm, Tekvîn (Yaratması, yokluktan varlığa çıkarması).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...